Kitap satamıyor, kırık kolla ev hapsinde!

Kitap satamıyor, kırık kolla ev hapsinde!
Görme engelli Süleyman Acar’a konan seyyar kitap satma yasağı onun kolunu kanadını kırdı. Kitap tezgahının kaldırılmasına karşı mücadele veren Acar, Zabıta Amirliğinin merdivenlerinden düşerek kolunu kırdı. Kırık kolu ile evinden dışarı çıkamayan Acar, ya

Süleyman Acar, görme engelli bir genç kardeşimiz. Süleyman’ın adının geçtiği ilk haberi 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla düzenlenen bir etkinlik üzerine yapmıştım. Sonrasında da Süleyman’ın özel bir haberini 3 Aralık’tan sonra da görün başlığı ile yapmıştım. Haberin üzerinden 10 gün sonra Süleyman’dan bir telefon aldım. Süleyman artık Sanat Sokağındaki seyyar kitap tezgâhının başında değil, çünkü Süleyman’ın kolu kırık ve evinden dışarıya çıkamıyor.

Öncelikle Süleyman’ın yolladığı mesajı paylaşmak isterim, daha sonrasında da Süleyman’ın gözlerini engellilere kapatmış olan topluma sorduğu soruyu yanıtlamaya çalışalım.

Süleyman’ın mesajı şöyle; “Hatırlarsanız daha önce şu an kullanmakta olduğum tezgâhı zabıta amiri İbrahim beyin bana verdiğini söylemiştim. Şimdi de yaklaşık bir aydan beridir zabıta bizi kaldırtmaya çalışıyor. Ben her seferinde İbrahim amire bildiriyorum onları durduruyor ama belli bir zaman sonra haberi olmayan başka zabıtalar gelip zorluyor beni. Dün yine zabıta geldi. Kalkmam gerektiğini söyledi. Benim artık burama kadar geldi zabıta amirliğine gitmek istedim. Birinden beni zabıta amirliğine bırakmasını rica ettim. Adam benimle oraya kadar geldi ve beni merdivenin önünde bırakıp döndü. Ben merdivenleri tek başıma çıktım ama adam bana merdivenin etrafının açık olduğunu söylememişti. Ortalama bir dakika içerisinde adım adım çıktığım merdivenleri bir adımda düştüm. Yaklaşık iki buçuk üç metrelik yükseklikten sert zemine şiddetle çakıldım. Kolum kırıldı alçıya aldılar. Ama beni asıl acıtan kolumun kırılması değil insanların bana söylediği sözler oluyor. Babam hastaneye geldi beni almaya bana diyor ki biz sana gezme diyoruz olacağı bu. Abimde aynı şekilde sana gezme gezme diye diye dilimde tüy bitti dedi. Bunun dışında da, beni gören bazı komşular ne olduğunu öğrendiklerinde, bana sende yerinde durmuyorsun ki diyorlar. Bir söylesenize bu olayda benim gerçekten suçum var mı? Eğer varsa nedir?”

Şimdi Süleyman’ın sorduğu soruyu herkes kendi vicdanında yanıtlasın, sahi nedir Süleyman’dan alıp vermediğimiz. Süleyman, doğuştan görme engelli ve bu durum ne onun bir kabahati ne de bir tercihi. Hayata büyük bir engelle başlamasında Süleyman’ı sorumlu tutabilir miyiz? Peki, Süleyman’a ‘sen görme engellisin dışarı çıkmak senin neyine, otur evinde’ deme hakkını kendimizde görebilir miyiz? Süleyman’ın her şeye rağmen, bütün engelleri aşarak topluma karışmasına, kendi emeğiyle kendini var etmesine bir itirazı olan var mı? Süleyman, doğuştan engelli olabilir ama o bu toplumun görme engelli de olsa bir üyesi ve herkes gibi onun da özgürce dolaşma ve kimseye minnet etmeden yaşamını sürdürme, dışarıda gürül gürül akan yaşamı soluma hakkı vardır. Süleyman, görme engelli bir birey diye eve hapsolmak zorunda mı? Toplum, görme engellilere ev hapsi diye bir ceza mı kesiyor, bu neyin adaletidir, duyan bilen var mı?

Hukuk, yasalar, mevzuat görme engelli bir bireyin trafiğe kapalı bir sokakta kitap satarak yaşamını idame ettirmesine ne diyor bilmiyorum ama insanlığını, vicdanını yitirmemiş bir vatandaşın bu duruma bir itirazının olacağını zannetmiyorum. Zaten Süleyman’ın mesajında bahsettiği Zabıta Amiri İbrahim Bey de mevzuata değil vicdanına danışarak bir tutum sergiliyor. Ama her zaman her yerde insani duyarlılığını, vicdanını dinleyen birileri olmayabiliyor. İşte böyle zamanlarda Süleyman ve Süleyman gibi nice engelli kardeşimizin işi harbiden çok zor, çünkü onları düşünen bir mevzuatı ortaya çıkartacak bir anlayıştan ne yazı ki uzak bir toplumsal gerçeklikle karşı karşıyayız. Ne var şimdi Süleyman, trafiğe kapalı bir sokakta kitap satarak yaşamını idame ettirse bundan toplum nasıl bir zarar görecek? Görme engelli bir kardeşimiz kitap satıyor, gözleri görenlerin biraz da zihniyetleri aydınlansın diye. Bizim mevzuat meraklısı zabıtamız ne yapıyor Süleyman’ın kitap satmasını yasaklıyor. Maşallah ne güzel memleket! Bu memlekette yasaklanacak bir bu mu kaldı, yazık yazık!

Şimdi Süleyman’ın görmeyen gözlerine bir de kırık kol eklendi. Toplum bir süre daha Süleyman’ı Sanat Sokağında göremeyecek. Süleyman bir süre daha kitap satamayacak. Süleyman’ın ev hapsi başladı, mutlu musunuz? Rahat mı vicdanınız?

Ali Abbas YILMAZ-özel

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.