KIŞANAK:SUR’DA TARİH SİLİNİYOR

KIŞANAK:SUR’DA TARİH SİLİNİYOR
B.Ş.Belediye Başkanı Kışanak, "Sur'daki tablo yüreğimizi yakıyor, Kültür Bakanına yarım saat anlattım

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, merkez Sur ilçesinde kazılan hendek ve kurulan barikatların kaldırılması için başlatılan operasyonlar ve tahrip olan tarihi eserler ile ilgili konuşurken, "Bugün yaşanan bu tablo hepimizin yüreğini yakıyor. Şunu feryat ederek söylemek istiyorum. Sur'da yıkılan bir taşın, duvarın, yanan bir kapının, tahrip olan sivil bir mimarinin aynısını bir daha yapamayız. Kültür Bakanı ile telefonla görüştüm, yarım saat anlattım. Burası ıssız bir çöl değil, burada ağır silahlarla bu operasyonu yaparsanız, tarihi yapılar yıkılırsa, sen bana ne anlatsan hiçbir kıymeti yok benim için. Hendek ve barikat var desen de bir kıymeti yok dedim" diye konuştu.

"1.5 MİLYONUN YAŞADIĞI KENTTE BÜYÜK SİYASİ KRİZ, SOSYAL SORUN, YIKIM YAŞIYORUZ"

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, bölgedeki ilçelerde kazılan hendekler, kurulan barikatlar ve bunların kapatılması için başlatılan operasyonları değerlendirirken, "Biz sadece işin belki çatışma boyutunu, silahlı boyutunu konuşuyoruz ama zaten savaşın, çatışmanın, silahın kendisi yıkım demektir. Onlarca ilçemizde, 1,5 milyon insanın yaşadığı kentte büyük bir siyasi kriz, sosyal sorun, büyük bir yıkım yaşıyoruz. Küçük bir durum değildir. Bütün Türkiye'ye buradan seslenmek istiyorum, dünyanın hiçbir yerinde yaşanmamış ve görülmemiş bir şeydir. Aylardır, nüfusu 60-70 bin olan ilçeler, belki sokağa çıkma yasağı kelimeyi hafifletiyor durumu bilmiyorum ama sokağa çıkma yasağı kelimesi bile yeterince tarif etmediği, askeri bir kuşatma, abluka ve çok ağır silahlarla çatışmaların yaşandığı ve günlerce sivil yaşamın sona erdiği, günlerce insanların hastaneye gidemediği, ekmek alamadığı, evinin en ücra köşesine saklanıp, can güvenliğini korkusuyla yerinden kıpırdayamadığı, yüzlerce evin yakıldığı, yıkıldığı, tahrip olduğu bir durumu yaşıyoruz. En ağır silahların kullanıldığı, en tahrip edici mühimmatın kullanıldığı bir savaş durumu var. Bu sarsıcı gündeme Türkiye'nin tüm demokratik kamuoyu yüzünü dönmeli. Ne oluyor ve biz ne yapabiliriz? Bu soruyu sormalı. Türkiye'de yaşayan her bir yurttaş, politik aktör, siyasi parti, parlamento bu coğrafyada ne oluyor ve biz ne yapabilir demeli. Kimse bu ülkede seyirci değil. Biz başka bir ülkede yaşanan bir şeyi ekranlarda izlemiyoruz. Birkaç siyasi söz söyleyerek, geçiştirecek bir durumda değiliz. Evimizde yangın var, büyük bir savaş ve büyük bir yıkım var. burası bizim evimiz. Bu topraklar bizim. Bu ülkede biz yaşıyoruz" dedi. Diyarbakır merkez Sur ilçesinde yaşananlara dair bir şeyler söylemek istediğini ifade eden Belediye Başkanı Kışanak, şöyle konuştu:

"SUR'DA YAŞANANLAR HEPİMİZİN YÜREĞİNİ YAKIYOR, HİÇ BİR ŞEY KURŞUNLU CAMİSİNİN YERİNİ TUTMAZ"

"Bütün bu genel tablonun içerisinde Sur da apayrı ve özel bir yerde oturuyor. Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınması için çok büyük bir gayretle mücadele ettik. Kültür Bakanlığı, kentteki bütün STK'lar, belediyemiz, yerel yöneticilerin tamamı, büyük bir seferberlik haliyle surların Dünya Kültür Mirası Listesi'ne yazılması için mücadele ettik. Biz bunu gittik tescilledik. Böylesi görkemli olan bir tarihi kentte, bugün yaşanan bu tablo hepimizin yüreğini yakıyor. Şunu feryat ederek söylemek istiyorum, Sur'da yıkılan bir taşın, duvarın, yanan bir kapının, tahrip olan sivil bir mimarinin aynısını bir daha yapamayız. Teknik olarak yapabiliriz, restore edersin, onun benzerini yaparsın ama bu tarihi olmaz, bugüne ait olur. Şimdi biz belki bir Kurşunlu Camii yapabilir ama o Kurşunlu Camii'nin yerini tutmaz. Oradaki o kapının aynısı olmaz. O nedenle Sur'daki tarihi yapıların tahrip olması, tıpkı Tahir Elçi'yi yitirmek gibi yüreğimizi yakıyor. Çünkü tıpkı Tahir Elçi cinayeti gibi bunlarda tarihe ve kültüre yönelik bir suikasttır. Onlar bir daha geri gelmezler. Yıkılanı restore edip, yenisi koyabilirsin ama o tarihselliğini yitirmiş olur. Genel olarak bu sorunun çözülmesi ayrıca da Sur'un bu özel durumu nedeniyle hızlı bir şekilde bu sorunun çözülmesini arzuluyoruz, bunun için mücadele ediyoruz ve bunun için feryat ediyoruz. Herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz."

"KÜLTÜR BAKANI İLE YARIM SAAT KONUŞTUM, YIKILDIKTAN SONRA SÖYLENECEK ŞEYLERİN KIYMETİ YOK DEDİM"

Kışanak, Kültür ve Turizm Bakını Mahir Ünal ile telefonla yarım saat görüştüğünü de belirterek, "Burası ıssız bir çöl değil. Burada ağır silahlarla bu operasyonu yaparsanız, tarihi yapılar yıkılırsa, sen bana ne anlatsan hiçbir kıymeti yok benim için. Hendek ve barikat var desen de bir kıymeti yok. Oradaki tarihi yapıları, yıktıktan sonra, senin söyleyeceğin şeylerin kıymeti yoktur dedim. Bizim öncellikle bunu durdurmamız lazım. Bu ağır silahlarla, zırhlı araçlarla, büyük operasyonlar yaparak, illaki hendekleri kapatacağım gerekçesiyle, oradaki tarihi yapılar zarar görürse, tüm bir kültür mirası yıkılırsa, bunun vebali altında kalırız. Siyasi sorunların mutlaka siyasi bir çözümü vardır. Sorun yarın öbür çözülecek, ilelebet böyle kalacak değil. Biz geri döndüğümüzde o tarihi yapıları yerinde bulamazsak, bunun hesabını kim verecek. Ne acelemiz var. Bugün değil, bu konu yarın çözülse ne olur. Genel olarak bu sorun çözülmesi lazım ama özel olarak Sur'a bu kadar ağır silahlarla müdahale edilmesi, tarihi yapılan tahrip edilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu sorun eninde sonunda çözülecek" diye konuştu.

"SORUNU ÇATIŞMA ZEMİNİNDEN ÇIKARMAMIZ LAZIM"

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Kışanak, daha önce yürütülen çözüm süreci ile ilgili de konuşurken, "Bu konuda eksik de olsa, hızlı ilerlemese de, sıkıntılar da olsa bir diyalog ve müzakere var. bunu rafa kaldıramayız. Kim hangi hakla bunu rafa kaldırır. Eksiği varsa düzeltirsin. Beğenmediğin tarafı varsa toparlarsın. Yeni bir model bulacaksan, bulursun. Ama ben görüşmüyorum, diyalog kurmuyorum, müzakere etmiyorum, çatışacağım diyemezsin. Bugün gördüğümüz tablo budur. Bundan dolayı hızlı bir şekilde siyasetin, iktidarıyla, muhalefetiyle, yereliyle, hepimizin hızlı bir şekilde sorumluluk almamız ve müzakere sürecine geri dönmemiz gerekiyor. Savaşın kendisi yıkıcı bir şeydir. Biz bunu yaşamışız. Ben şimdi neredeyse 90'lı yılların aynısını her gün yaşıyorum. Eminim ki milyonlarca insan da böyle. 90'lı yıllarda da aynı gerekçeler vardı, terör vardır gerekçesiyle devlet 4 bin köyü yaktı. Sorun varsa çözeceksin. Sorun vardır diye yıkmayacaksın. Siyasetin görevi sorunları çözmektir. Evet, bir sorun var. Sorunu tankla, topla ortadan kaldıramazsın. Kürt sorunu tankla, topla ortadan kalkmaz. Kürt sorunu, diyalogla ortadan kalkar. Bu sorunu çatışma zemininde çıkarmamız lazım. Neden bu yoldan vazgeçildi? Yolun kendisi doğruydu. Argümanında, bileşenlerinde, yönteminde sorun sıkıntı varsa bunlar düzeltilebilinir. Ama yolu neden terk ediyorsun, diyalog yolundan çıkıp, savaş yoluna gidiyorsun. Bütün Türkiye'nin bu soruyu sorması lazım. Biz, Türkiye'nin yeniden savaş yoluna girmesini, bitmez tükenmez savaşlar içerisinde birbirimizi helak etmek istemiyoruz" dedi.

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.