KİK’e rağmen adrese teslim ihale
Haber merkezi
Kamu ihalelerinde yaşanan usulsüzlükler ve adrese teslim ihaleler bir yandan iş dünyasındaki rekabete zarar verirken, bir yandan da kamu bütçesinden fazladan ödenen paralarla halkın tasarrufları da zarara uğratılıyor.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin 2019 sonbaharında yaptığı temizlik ihalesine katılan bir firma yetkilisi, ihalede en düşük fiyatı vermelerine rağmen ihalenin 20 yıldır işleri yürüten eski firmaya usulsüzce verildiğini iddia etti. Firma yetkilisi KİK’e başvurduklarını ve KİK’in de kendilerini haklı bulduklarını ancak yine de pandemi süreci gerekçe gösterilerek ihalenin iptal edildiğini ve doğrudan temin ile temizlik işinin mevcut firmaya verildiğini ve daha önce ihaleye katılan firmaların bu sürecin dışında tutulduğunu ifade etti.
Diyarbakır’da temizlik ihalesine giren ve en düşük teklif vererek ihaleyi almaya hak kazanan firmaya verilmedi. Söz konusu ihale 20 yıldır iş yapan firmaya yüksek bedellerle yeniden verildi.
Diyarbakırlı olan ve bugüne kadar Batıda kazandığı ihalelerle iş dünyasında gelişimini sağlayan bir firma yıllar sonra ilk defa kendi kentinde bir ihaleye teklif sundu. Temizlik ihalesinde en düşük teklifi veren firmaya değil, mevcut firmaya ve üstelik de kat be kat fazla fiyata ihale verildi. KİK’e itirazda bulunan firma, KİK tarafından haklı bulunsa da yine de ihale iptal edilerek, bu sefer de doğrudan temin yoluyla mevcut firmaya 2 yıllığına verildi.
1 milyon TL daha düşük bedel ile ihalenin verilmesi gereken firma yerine 14 milyon TL fark ile 2 yıllığına temizlik ihalesi mevcut firmaya verildi. Daha önce ihaleye girmiş firmalar ise yenilenen ihaleye çağrılmadı.
‘İHALEDE BİZİMLE RAKİP FİRMA ARASINDA 1 MİLYON TL’LİK BİR TEKLİF FARKI VARDI’
Temizlik ihalesini hakları ile kazandıklarını ancak kurumun ihaleyi kendilerine vermemek için ipe un serdiğini ve kenti 14 milyon TL’nin üzerinde zarara uğratarak, ihalenin mevcut firmaya peşkeş çekildiğini belirten firma yetkilisi, ihaleye başvuru nedeni ve yaşanan sürece ilişkin şunları ifade etti: “21.09.2019 tarihinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin çöp toplama, ana arterlerde kent temizliği 74 araçla yapılıyordu. Biz de ilk defa kendi memleketimizde bir işe girmek istedik. Firmamızın kuruluşlundan bu yana Diyarbakır merkezde bir iş almadık. Hep Batıda çalıştığımız için Diyarbakır’a bizim de bir katkımız olsun istedik. Tabii ihale dediğiniz rekabettir ve biz de Diyarbakır’daki rekabet koşullarına katılmak istedik. İhaleye en düşük teklif de bizim teklifimizdi. Hem yaklaşık maliyetin altında hem de eşik değerin üstündeki tek firma bizdik. Yani, hiçbir itirazın olmayacağı, işin direkt bize yazılacağı bir teklif sunduk. Tabii bu ihale koşullarını yerine getirecek hizmet için makine parkı almaya ve elimizdeki araçları değiştirip dönüştürmeye yönelik 4 milyon TL’ye yakın bir harcama yaptık. İhale Komisyon Başkanı ve diğer arkadaşlar, ihale biriminin Daire Başkanı, iş sizdedir, hazırlıkları yapın gelin dediler. Evraklarımızın da yeterli olduğu ifade edildi. Ve bir hafta içinde makineleri tedarik edin diye bize acele de ettirdiler. Mevcut firma da 20 yıldır bölgede çalışan bir firmaydı. 20 yıldır hem Diyarbakır’da hem Van’da iş yapan bir firma. Neyse ihalede bizimle rakip firma arasında 1 milyon TL’lik bir teklif farkı vardı. Tabii biz de Diyarbakır 1 milyon TL daha az ödeyecek, kent karlı çıkacak diye sevindik. Yalnız bize yazılan, kesinleşen ihale kararı gecikti, bir türlü gelmedi. Kuruma gittik kararın neden gelmediğini sorduk, sıkıntıların olduğunu söylediler. Sonrasında Daire Başkanı aracılığıyla kurumun ihale komisyon başkanını bize gönderdiler. İhaleye girdiğimiz firmanın değil ama başka bir firmamızın SSK borcu olduğunu ve bundan dolayı işin bize yazılamayacağını ifade ettiler. Bunun üzerine ihaleyi bize değil karşı tarafa yazdılar.”
‘KİK OY BİRLİĞİ İLE FİRMAMIZI HAKLI BULDU’
Hak ettikleri halde kendilerine verilmeyen ihaleyi KİK’e taşıdıklarını belirten firma yetkilisi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabii biz bu gerekçeyi kabul etmedik ve her firmanın kendi başına bir tüzel kişiliğinin olduğunu ve tüzel kişiliklerin bir başka tüzel kişiliği bağlamayacağını söyledik. Bunun üzerine katlık önce kuruma itirazda bulunduk. Kurum itirazımızı reddedince de KİK’e başvurduk. Kamu İhale Kurumu da böyle bir kararın verilemeyeceğini, kurumu yanlış gördüğünü, kararının yanlış olduğunu ve söz konusu ihalede en düşük teklifi veren firmaya verilmesi gerektiğini belirtti. Mahkemelerde nasıl ki AYM’nin kararı bağlayıcı ise ihalelerde de KİK’in kararı bağlayıcıdır ve KİK en son mercidir. KİK bu kararını da oy birliği ile verdi. Tabii biz bunun üzerine yine hazırlıklarımızı devam ettirdik. Ancak iş yine uzadı. Hal bu ki, KİK’in verdiği kararların uygulanması için belli bir süre vardır. KİK’in kararının ardından 15 gün en geç bir ay içerisinde kurumun bir karar vermesi gerekiyor. Kurum yine işi uzattı ve sonrasında da ‘öbür firmanızın borcu var’ diyerek ihaleyi bize vermediler. Bizim şayet ki bir firmamızın vergi borcu var ve haklı olarak kurumun kendi çıkarlarını koruması lazım. Madem öyle çağrın bizi sözleşmeye çağırın ve evraklarımız yeterli değilse zaten tazminatımız yanacak. 500 bin TL’lik teminat mektubumuz yanacak ve bu da kuruma gelir olarak kaydedilecek. Biz de eksikliğimizin farkına varacağız. Ama öyle olmadı iş uzadıkça uzadı ve 6 aydan fazla zaman geçti. Oysa ki bir ihale en fazla bir ay 45 gün uzatılabilir. Tabii biz hukuki yollara da başvuracağımızı söyledik. Cumhuriyet Savcılığı’na mahkemelere başvuracağız çünkü burada bir suç işleniyor. Çünkü burada ihale uzadıkça kurumun işleri de uzuyor ve kurum zarara uğratılıyor.”
‘DİYARBAKIR HALKI 14 MİLYON TL ZARARA UĞRATILMIŞTIR’
Pandemi sürecine vurgu yapılarak ihalenin iptal edildiğini ve sonrasında ihalenin şartlarının değiştirildiğini ancak sonraki sürece de dahil edilmediklerini ifade eden firma yetkilisi, şöyle konuştu: “Tabii sonraki süreçte kurumdan bir yazı ile işin iptal edildiği bildirildi. İptal gerekçesi ise pandemi! İhalenin bizden alınması ile koronavirüs arasında ise 5 ay fark var. Yani, 6 ay uzatarak işi bize vermediler. Sonunda ihale şartları yerine gelmiyor diyerek ihalenin niteliğini değiştirdiler. Ancak burada da şu var, eğer 21 B ile doğrudan temin iş yapılacaksa kurumun ihaleye katılan 3-4 firmayı çağırması gerekir. Bu bir zorunluluktur. Hele hele daha önce ihalenin kaldığı firmayı çağırmaları gerekir. Kurumu firmamızı ihaleye çağırmaları gerektiğini hatırlattık. Doğrudan teminle de olsa pazarlık usulüyle de olsa ya da ihaleyle olacaksa biz de katılacağız dedik. Bunun üzerine dediler ki, biz sizi çağırmıyoruz. Yani ihale kanununun en temel kriterini hiçe saydılar ve bizi çağırmadılar. Biz ihaleyi 14 milyon 300 bin TL’ye almıştık. Ama sonrasında işi bir yıldan 2 yıla çıkardılar ve işi de 44 milyon TL’ye verdiler. Bunu da işin niteliğini değiştirdik diye savundular. Hal bu ki bu işin 2 yılda yapılabilirliği en fazla 30 bin TL olsun. Arada büyük bir yolsuzluk var ve bu yolsuzluk sonucunda şuan Diyarbakır halkı 14 milyon TL zarara uğratılmıştır. Bu memlekette işsizlik had safhada, işsizlikten intiharlar yaşanıyor ve çöpten beslenmek zorunda kalan insanlar var. İnsanlar geçinemezken bir kent nasıl 14 milyon TL zarar uğratılır? 20 yıldır bir ihale aynı firmaya veriliyor ve ihalenin firmamıza verileceği kesinleşmişken, ne yapıldı edildi yine aynı firmaya 2 yıllığına ve tabii 6 ay da oyalama süreçlerini saydığımızda iki buçuk yıllığına verildi. Neredeyse toplamda 55-60 milyon TL’ye tekabül eden bir ihale tutarı. Halbu ki, bizim teklifimizle mevcut firmanın teklifi arasında 1 milyon TL’lik bir fark vardı. İhaleyi bize vermediler ve iptal edip süreyi 2 yıla çıkardılar ama ihale bedelini de 44 milyon TL’ye çıkardılar. Diyarbakır halkının önceki ihalede zararı 1 milyon TL iken şimdi zarar 14 milyon TL’ye çıktı. Tabii buna 11 milyon TL de 6 aylık süreci ekleyin sonuçta 55 milyon TL’ye çıkan bir ihaleden bahsediyoruz ve halkın uğratıldığı zarar katlandıkça katlanıyor.”
‘EŞİTLER ARASINDA BİR REKABET YOK’
Kendi memleketinde ihaleye girdiğine pişman edildiğine işaret eden firma yetkilisi son olarak şunları dile getirdi: “Böyle bir ortamda Diyarbakır’da herhangi bir ihaleye girmek istemem, çünkü şansım yok. Eşitler arasında bir rekabet yok. Firmanızın alt yapısının yeterli olması, araç parkınızın yeterli olması, firmanın resmi evrak düzeyinde yeterliliği, ekonomik açıdan işin üstesinden gelebilme kabiliyeti vs. artık bir ihalede bunlara bakılmıyorsa ihaleye girmenin de bir anlamı yok. Bunun yanında ihale koşullarını yerine getirmek için yaptığımız hazırlık, araç parkı vs. için harcadığımız 4 Milyon TL zararımız söz konusu. Aldığımız 45 araç şuan boş boş yatıyor ve çürümeye terk edilmiş durumda. Temizlik araçları olduğu için elden çıkarmanız da pek mümkün değil.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.