Kara çarşaf “din” için değil “Zinê” için!

Kara çarşaf “din” için değil “Zinê” için!
Şırnak’ın Cizre ilçesinde, şehre girildiğinde kara çarşaf giyen kadınların yoğunluğu dikkat çekiyor. İlçedeki kadınlar söz konusu çarşafların dini bir nedenle değil, Zinê’nin yası için giyildiği görüşünde.

ŞIRNAK - Şırnak'ın Cizre ilçesinde “kara çarşaf” giyen kadınların çokluğu diğer bölge il ve ilçelerine göre dikkat çekiyor. Gezginler ve tarih kitaplarında “Botan" bölgesi ile ilgili bilgilerde, "kara çarşaf" giyen kadınlarla ilgili notlarda, ünlü Kürt edebiyatçısı Ehmedê Xanî'nin Mem û Zîn eserindeki Zînê'nin Mem'den sonra yaşamını yitirmesinin ardından Cizre'deki yaklaşık 30 genç kadın "aşıktan" oluşan bir grubun, Zînê'nin yassını tutmak için kara çarşaf giydikleri, bu kadınların ömürlerinin sonuna kadar evlenmedikleri ve bu durumdan dolayı halk arasında bu kadınlara “Zînêler” dendiği belirtiliyor. Cizre'de yoğun şekilde kadınların kara çarşaf giymelerinin o dönemden bugüne dini nedenlerden çok bir gelenek haline geldiği kaydediliyor.

‘Dini bir nedenden dolayı olduğunu sanmıyorum’

Kendini bildi bileli kara çarşaf giydiklerini belirten 59 yaşındaki Belkıs Kanat adlı kadın, "Benim ninemin ninesi de kara çarşaf giyerdi. Dini bir nedenden dolayı olduğunu sanmıyorum, çünkü ninem hiç bir zaman ‘dinden dolayı biz çarşafı takıyoruz’ demedi. Ama bize sürekli bir hikaye anlatırdı ve bundan kaynaklı olduğunu sanıyorum. Hikayede; 'Zînê Mem'i görmeye gittiğinde Botan Mir'inin kızı olduğunun anlaşılmaması için kara çarşaf giyermiş. Zînê,  Mem’in öldüğünü anladığında kendisi de yaşamını yitirdikten sonra bu bölgedeki kadınlar Zinê’yi hatırlamak ya da yassını bu şekilde tutmak için kara çarşaf giymişler' deniliyor. " diye konuştu.

Mem û Zîn Destanı

Mem û Zîn Ehmede Xanî'nin Kürt halkının toplumsal ilişkilerini bir aşk hikâyesi çevresinde anlattığı destan olarak biliniyor. Xanî  bu destanı ile yaşadığı dönemde var olan Kürtlerin ilişkiler iklimini ve iktidar ile olan bağlarını da konu alıyor. Destanda,  Botan Miri olan Zeyidin'in kızı Zin ile Memo'nun aşkını konu alır. 1450-1451 yılları arasında yaşanan destanda, erkek kıyafetinde gezmeye çıkan Zin'in Mem ile sokakta birbirlerini görmesiyle başlayan ve ardından hızla büyüyen aşk, zamanla kentte herkes tarafından bilinir hale geliyor. Ancak, Zin'in babası b Mir Zeyniddin'in kapıcılığını yapan ve halk arasında "Beko" olarak çağrılan Bekir, ikiyüzlü ve fitne kişiliğiyle Mem ile Zin'in aşkına engel olmaya çalışır. Bekir, Mir Zeyniddin'in Mem ile iddialı satranç oyunu sırasında hile yaparak, Mem'in yenilmesini sağlar. Mem bunun üzerine Mir'in kızı olan  Zin'e duyduğu aşkı itiraf eder. İtiraf üzerine Mem, mir tarafından zindana atılır. Bir süre sonra mir Zeyniddin, Mem ile Zin arasındaki aşkın ilahi aşka dönüştüğünü anlayınca Zin'e, Mem'i zindanda görmesi için izin verir. Zin'in zindandaki ziyareti sırasında Mem ölür.  Mem'in ölümünün üzerine Zin'de kendini yüksek bir yerden Dicle sularına bırakır.

Mem û Zîn'in cenaze töreni sırasından Mem'in sadık arkadaşı Tacdin, Beko'yu öldürerek intikam alır. İki aşığın mezarı Cizre mezarlığına defnedilirken Beko'nun da cenazesi iki mezarın ayakucuna defnedilir. Rivayete göre her bahar ayında Mem ve Zîn'in mezarlarının üzerinde güller çıkar ve Beko'nun mezarının üzerinden çıkan diken ise bu iki gül ağacının birbirine yanaşmasını engeller. 

cizreli-kadinlar-(2).jpg

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.