İnsanca yaşamaya yeten bir asgari ücret

İnsanca yaşamaya yeten bir asgari ücret
Asgari ücret görüşmelerine dair taleplerini ifade eden sendika temsilcileri, insan onuruna yaraşır bir asgari ücret talep etti.

Asgari ücret görüşmeleri 2 Aralık’ta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında başladı. Asgari ücret görüşmelerinde işçi tarafını en fazla üyesi bulunan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), işveren tarafını ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil ederken görüşmelerin ay sonuna kadar sürmesi bekleniyor.

Asgari ücret toplantılarının ikincisi 10 Aralık’ta TÜRK-İŞ’in ev sahipliğinde üçüncüsü ise 17 Aralık’ta TİSK’in ev sahipliğinde gerçekleştirilecek. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Kasım ayı raporuna göre yoksulluk sınırını 2 bin 103 TL olarak açıklarken, aynı ay için TÜRK-İŞ’in belirlediği rakam 2 bin 580 TL’dir. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ise asgari ücretin asgari geçim indirimi (AGİ) hariç net 3 bin 200 TL olmasını istiyor. Yine TÜİK ve hükümet yetkilileri tarafından 2020 yılı için beklenen enflasyon oranı yüzde 8 iken asgari ücrete gelecek zammın da bu oranda olması bekleniyor. Asgari ücret görüşmelerine dair değerlendirmelerde bulunan sendika temsilcileri asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir seviyeye gelmesi gerektiğini belirtti.

Ücretlerin yarısı vergiye gidiyor

DİSK’e bağlı Türkiye Genel Hizmetler İşçilere Sendikası (Genel-İş) Genel Sekreteri Cafer Gonca, asgari ücreti 15 kişilik bir komisyonun belirlediğini ve bunun demokratik olmadığını söyledi.

10 milyonu aşkın işçinin açlık sınırının altında bir ücret aldığını belirten  Gonca, “Açlık sınırı 2 bin 127 TL iken asgari ücret 2 bin 20 TL’dir. Biz asgari ücretin insan onuru ile bağdaşır bir ücret olmasını istiyoruz. Tabana baktığımızda tüm çalışanların gözü asgari ücrette. Asgari ücret sadece asgari ücret ile çalışan işçileri ilgilendirmiyor. Asgari ücretteki artış toplu sözleşmesi olan işyerlerindeki pazarlıklar içinde büyük bir etkendir. Asgari ücret konusunda üç işçi konfederasyonu ortak tavır alması gerekir. Türkiye’de para babalarının, müteahhitlerin, ranta dönük insanların vergi borçları iktidar bir kalemde silebiliyor. Fakat işçilerinin aldıkları ücretlerden yüzde 50 civarında vergi kesintisi yapılıyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu konu ile ilgili ülkede demokrasi ve emek derdi olan herkes ile birleşmeli ve alanlarda bunun mücadelesini vermeliyiz” ifadelerini kullandı.

Asgari ücret sefalet ücreti

Metal işçilerinin DİSK’in belirlediği asgari ücret talebi doğrultusunda mücadele edeceğini dile getiren Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) Genel Sekreteri Özkan Atar, asgari ücret komisyonunda işçileri temsil eden TÜRK-İŞ’in açıklamış olduğu 2 bin 558 TL asgari ücret talebini yetersiz bulduğunu ifade etti. Atar, “IMF heyeti Eylül ayında ülkemizi ziyaret ederek 2020 yılı için Türkiye hükümetinin önüne tavsiyeler koymuştu. O tavsiyeler doğrultusunda hazırlanan yeni ekonomi politikası adı altında açıklanan olan açlık ve sefalet programı milyonlarca emekçiyi etkilemektedir” diye konuştu.

Asgari ücret 3 bin TL'nin üzerinde olmalı

Gıda iş kolunun Türkiye’nin en temel sektörlerinden biri olmasına rağmen işçilerin büyük kısmının örgütsüz olduğunu vurgulayan DİSK’e bağlı Türkiye Gıda İşçileri Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan, “Sendika olarak son iki senedir işçilerin taleplerini doğrudan almak üzere çeşitli anketler düzenliyoruz. Anketlerde ortaya çıkan sonuç, işçiler asgari ücretin insan onuruna yaraşır ve tek bir ücret olarak belirlenmesini istiyor. Bunun dışında son bir aydır değişik illerde farklı fabrikalarda yaptığım toplantılarda ortaya çıkan sonuç ise en az 3 bin TL’nin üzerinde bir asgari ücretin belirlenmesi gerektiği yönünde. Bunun altındaki bir ücret artık bu ülkede yoksulluğu derinleştireceğine, geçimi zorlaştıracağına dair bir kanı var” diye belirtti.

Enflasyonu en iyi işçiler hesaplar

TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranlarının düşüş yönünde olduğunu sözlerine ekleyen Aslan, şunları söyledi: “Ülkenin gerçekliği açıklanan bu veriler değil, insanlar herhangi bir alışverişe gittiğinde oradaki alım gücünün düştüğünü, insanların gerçekten ay sonunu getirmekte zorlandığını, yaşayarak hissediyoruz. Dolayısıyla açıklanan enflasyon rakamları ülke gerçekliğini ifade etmiyor. Enflasyon oranlarını en bilimsel olarak sadece işçiler hesaplayabilir. Çünkü geçen ay aldıkları ücret ile yaptıkları alışverişi önümüzdeki ay alacakları ücret ile yapacakları alışverişin aynı olmadığını görüyorlar. Gıda işçilerinin bir diğer beklenti de şudur, konfederasyonlar ve emek örgütleri hangi iktidar olursa olsun buna karşı ortak hareket etmeli, taleplerini ortaklaştırılmalıdır.”

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.