İmamoğlu: Yönettiğin Türkiye'de kanun ve nizam kalmadı

İmamoğlu: Yönettiğin Türkiye'de kanun ve nizam kalmadı
Ekrem İmamoğlu, Beşiktaş Belediyesi'ne yapılan operasyonda suç örgütü lideri olduğu iddia edilen şahsın AKP'li belediyeler ve devletten onlarca ihale aldığını açıkladı.

TİGRİS HABER - Ekrem İmamoğlu, Beşiktaş Belediyesi'ne yapılan operasyonda suç örgütü lideri olduğu iddia edilen şahsın AKP'li belediyeler ve devletten onlarca ihale aldığını açıkladı. İmamoğlu, ihalelerde imza yetkisinin belediye başkanında olmadığını hatırlatıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslendi. İmamoğlu, "Buradan Sayın Cumhurbaşkanı'na da sesleniyorum. Yönettiğin Türkiye'de kanun ve nizam kalmadı" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

"Belediye başkanımızın gözaltına alınmaması lazım. 5018 sayılı kanuna göre belediye başkanları ihale ve harcama yetkilisi değildir." diyen İmamoğlu, Akpolat'ın babasının evinde şafak vakti gözaltına alınmasını "itibar suikastı" olarak nitelendirdi.

İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İBB Başkanlığı döneminde ekip arkadaşlarının benzer soruşturmalardan gözaltına alındığını hatırlatıp, "Belediye başkanı ihale yetkilisi değildir. Buradan sesleniyorum Sayın Cumhurbaşkanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde görev yaptınız ve sizin döneminizde pek çok yöneticinin ihaleye fesat iddiasıyla hakim karşısına çıktığını iyi biliyorsunuz, iyi hatırlarsınız. Arkadaşlarınızın bir kısmı hala yanınızda görev yapıyor. İş insanı olan var, başka insanlar var. Ama siz çıkmadınız. Neden? Çünkü yasa belli, kanun nizam var. Aynı şekilde imza yetkilisi olmadığınız için çıkmadınız. O dönem beğenmediğiniz, hatta bizim bile eleştirdiğimiz o süreçte memlekette yine de kanun ve nizam vardı ama bugün yönettiğin Türkiye'de kanun ve nizam kalmadı ve bunu umumla arar olduk" dedi.

İmamoğlu, suç örgütü lideri olarak lanse edilen kişinin AKP'li belediyeler ve devlet kurumlarından da ihale aldığını açıkladı. "Bu şirketin ihale dosyalarını İBB'den istediniz. Aynı şekilde Yargıtay'dan, TBMM'den, THY'den, Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nden de istediniz ve inceleme başlattınız mı?" diye soran İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da seslendi: Yönettiğin Türkiye'de kanun ve nizam kalmadı.

"SEÇİME RAKİPSİZ GİRECEĞİNİZİ SANMAYIN"

Asıl hedefin İstanbul Büyükşehir Belediyesi olduğunu belirten Ekrem İmamoğlu şu çarpıcı sözleri dile getirdi: Sanmasınlar ki rakipsiz bir seçime girebilecekler. Sanmasınlar ki rakiplerini de, siyasi partileri de dizayn edebilecekler. Bizler güçlü bir örgütün üyesiyiz. Bu ülkeyi kuran Cumhuriyet Halk Partisi'nin neferleriyiz, belediye başkanlarıyız.

Ekrem İmamoğlu'nun konuşması şöyle:

Ne yazık ki Türkiye bugün, yine çok üzücü bir sabaha uyanmıştır. Çünkü yargıyı zedeleyen ve yargı tacizini hayatımıza en derin bir biçimde sokmakta tereddüt etmeyen bir kısım, uygulamalar, hayatımıza girmeye devam ediyor. Beşiktaş'ta Belediye Başkanımız Sayın Rıza Akpolat'a, yapılan müdahale, , kesinlikle yargı, hukuk, adalet, insan hakları hiçbir hususa uygun bir uygulama değildir.

Yine, aynı, 80 gündür tutuklu olan Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer'in çalışma arkadaşlarına, memurlarına yönelik de gözaltı kararı geldi ve aynı uygulamalar orada da sürdü.

Basına yansıyan bilgilere göre bu gözaltı işlemlerine gerekçe olarak temelde ihaleye fesat karıştırma iddiası sunuluyor.

İddia edildiği gibi, Beşiktaş Belediyemizde ihaleye fesat nedeniyle, suçlama yapılıyorsa uygulamanın başka türlü olması lazım.

Çünkü belediye başkanımızın gözaltına alınmaması lazım. Altını çiziyorum, niçin Belediye Başkanımız Rıza Akpolat'ı gözaltına alıyorsunuz?

Çünkü değerli arkadaşlar, kıymetli vatandaşlarımız, 5018 sayılı kanuna göre belediye başkanları ihale ve harcama yetkilisi değildir.

İhale ve harcama yetkilisi birim amirleri, müdürler, belediye başkan yardımcıları, daire başkanlarıdır. Hal böyleyken Beşiktaş Belediye Başkanı'nı hem de il dışında ziyaret ettiği babasının evinde apar topar gözaltına almak tamamen hukuk dışıdır. Ahlak dışı bir uygulamadır.

Hukuka uygun olmayan bir uygulamadır. Açıkçası bir insanı ailesinin yanındayken bu şekilde korkutarak, kapıları çalarak, saat 4.30-5.00'te "Kapıları kıracağız!" tehdidiyle süreci sürdürmek büyük bir problemdir.

Türkiye'yi çok geriye götüren bir uygulamadır. Kesinlikle ve kesinlikle itibar suikastıdır. Belediye Başkanı da diğer gözaltına alınan belediye başkan yardımcısı ve devlet memurları da elbette dokunulmaz değildir.

Hukuka uygun bir biçimde sorgulanabilir, hukuka uygun bir biçimde ifadeleri alınabilir. Lakin şafak vakti evleri ve belediye basılarak operasyona tabi tutulacak nitelikte insanlar da değillerdir.

Herkes evinde, yuvasında, ailesinin yanında, annesinin, babasının yanındadır. Varsa sıkıntılı bir durum, bu insanlar savcılığa davet edilir, onlar da koşa koşa gider. İfadeleri alınır. Bakın, hiç 23 yıldır şafak vakti operasyona uğrayan bir AK Partili belediye başkanı ya da herhangi bir yetkilisini gördünüz mü?

İstanbul'da 25 yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni yöneten ve onlarca yolsuzluğunu, kamuyu zarara uğrattığını belgeli halde ortaya çıkarttığımız sorumlulara operasyon düzenlendiğini gördünüz mü?

Tam aksine bu dosyaların sorgulanması ve teftişinin derinleştirilmesi, şikayetlerimize rağmen engellendi ve yıllardır İçişleri Bakanlığı'nda üstü kapatılarak durduruldu.

AK Partili belediye başkanları çok müteber insanlar, sütte leke var ama onlarda yok. Tüm sorunlar, tüm lekeler Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarında, öyle mi?

Açıkçası utanmadan ifade ediyorum, bunlar bir de hala partilerinin önünde adalet ismini saklıyorlar. Bizim belediye başkanı arkadaşlarımıza, kardeşlerimize, dostlarımıza yaptıkları bu muamele aslında milletin iradesine yapılmış bir muameledir.

Elinizi neye attıysanız kirlettiniz, buradan duyuruyorum. Ne yazık ki ülkemizde her vatandaşımızın sarılacağı en üst makam olan adaleti dahi zayıflattınız, kirlettiniz.

Bu itibar suikastlerinin devam etmesi ve bir organize süreç haline getirilmesi için İstanbul'a da Cumhuriyet Halk Partililere, Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına kayyum atamak için veya bu tür operasyonlar düzenlemek için bir koordinatör başsavcı atadınız.

Buradan başsavcıya sesleniyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'yla görüşemeyen bir başsavcı olarak görevini yapmaya devam ediyor.

Çünkü İstanbul'a adalet dağıtmak için İstanbul'a atanmadığı net.

Atandığın ve görev yaparken mensubu olduğun yargı camiasına veya adalet sürecine yakışan hamleleri değil, bir kişiyi memnun etme çabası içerisinde görevini yaptığını buradan üzülerek takip ediyorum. 16 milyon insanın temsilcisiyle dahi görüşememe cesaretsizliğini gösterirken, adil olma konusunda cesur olmanızı size tavsiye ediyoruz.

Yargının bu çok önemli makamına oturan şahıs ne yazık ki bütün bu uygulamaları talimat biçiminde ve organize bir şekilde yürütmektedir ve bunu şehvetle yapıyor.

Tek gayesi var: İstanbul'da Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına itibar suikastleri düzenlemektir.

Bundan elbette ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi ayrı değildir. Yürüdüğü yolun bu yol olduğunu görmekteyiz. Aylardır çok sayıda ihale dosyalarımızı aldılar, didik didik ettiler. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarihinde ilk defa savcılık herhangi bir dosyayı isteyebilir.

Polisi yolluyor. Savcı polisi yolluyor, dosyaları polisle aldırtıyor. Sonra o kadar şaşkınlar ki aynı ihale ile ilgili bir dosyayı tekrar başka bir savcı görevlendirdiği, başka bir savcı bir daha istiyor.

Bu kadar şehvetli ve bu kadar hararetli bir şekilde hedefine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni, Ekrem İmamoğlu'nu koymuş bir biçimde çalışmalarını sürdürüyor.

Şimdi sizlerle bir bilgi paylaşayım. Basına yansıyan savcılık bilgilendirmesinden anladığımız kadarıyla bir kişi suç örgütü lideri olarak lanse ediliyor.

Esenyurt operasyonu da o kişi ile ilgili şirkete bağlanıyor. Suçlamalar uzuyor. Suç örgütü kurmak, yönetmek, ihaleye fesat karıştırmak falan.

Bilmenizi isterim ki bu şirket İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin iştirak şirketlerinin de bazılarının ihalesini kazanmıştır.

Bu ihalelerin tamamı açık ihaledir. Bu ihale dosyalarını da birkaç ay önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından belediyemizden alınmıştır.

Şimdi burası önemli. Esenyurt'ta bu sabah yapılan operasyonu kılıf olarak bu şirket gösteriliyor ise buradan da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin iştiraklerine uzanacak bir operasyon planı yapıyorsanız Türkiye'nin bilmesi gerekenler var.

Söz konusu şirket Cumhuriyet Halk Partili belediyelerinden ihale almamıştır sadece. Bu şirket aralarında Yargıtay, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Hava Yolları, çok sayıda kamu hastanesi, çok sayıda üniversiteler, Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Devlet Hava Meydanları İşletmeleri, Elektrik Üretim AŞ gibi onlarca kamu kuruluşu ve onlarca AK Partili ilçe belediyesinden de ihale almıştır.

Şimdi savcı beylere sormak isterim: Esenyurt için yaptığınızı ya da kafanızda başka işler var ise, başka şafak operasyonları var ise buradan söylüyorum, cesaretinizi sınıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi için de aynı uygulamayı yapacak mısınız?

Bu şirketlerin ihale dosyalarını İBB'den istediniz. Aynı şekilde Yargıtay'dan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden, Türk Hava Yolları'ndan ya da Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nden de bu şirketin ihale dosyalarını istediniz ve inceleme başlattınız mı?

Buradan Sayın Cumhurbaşkanı'na da sesleniyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, gönderdiğiniz başsavcı beye bir sorun. Bu şirketin devlet kurumlarından aldığı ihaleleri de inceleyecekler mi?

Öyle olmalı çünkü şahsa "suç örgütü lideri" diyor savcılarınız. İddianame bu. Şahsa "suç örgütü lideri" diyor ve iltisaklı bulduğu iki belediyenin, Beşiktaş Belediye Başkanı sevgili dostum Rıza Akpolat'ı ve diğer belediye Esenyurt'tan da memurları, aynı şekilde Beşiktaş'tan da memurları gözaltına alıyor hem de şafak operasyonuyla.

Dolayısıyla yine diğer devlet kurumlarına da iş almış olan bu kişiyi, o devlet kurumlarında ona işi veren o kurumların en başındaki insanları aynı şekilde ifadeye alacak mı?

Bunu söylerken o zaman TBMM'ye de, THY'ye de, Türk Hava Yolları'na da, Yargıtay'a da "Bu suç örgütü ihale vermiş." ve bunu hemen uygulamasını isteyin kendisinden. Bakın, Cumhurbaşkanımız iyi bilir. Kendisi belediye başkanlığı yapmış birisi.

Belediye başkanı ihale yetkilisi değildir. Buradan sesleniyorum Sayın Cumhurbaşkanı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde görev yaptınız ve sizin döneminizde pek çok yöneticinin ihaleye fesat iddiasıyla hakim karşısına çıktığını iyi biliyorsunuz, iyi hatırlarsınız.

Arkadaşlarınızın bir kısmı hala yanınızda görev yapıyor. İş insanı olan var, başka insanlar var. Ama siz çıkmadınız. Neden? Çünkü yasa belli, kanun nizam var.

Aynı şekilde imza yetkilisi olmadığınız için çıkmadınız. O dönem beğenmediğiniz, hatta bizim bile eleştirdiğimiz o süreçte memlekette yine de kanun ve nizam vardı ama bugün yönettiğin Türkiye'de kanun ve nizam kalmadı ve bunu umumla arar olduk.

Belediyeler devlet bütünlüğünün içerisindeki kurumlarımızdır. Belediyeleri zedelediğiniz zaman devletimizi zedelersiniz.

Anayasa madde 123'e göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir bütündür. Bu bütünlük merkezden ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.

Bu çerçevede bir kamu tüzel kişisi olan belediyelerin kamu adına kamu yararını gözeterek hareket ettiklerini göz önünde bulundurarak belediyelerimizin yıpratılmaması noktasında gerekli özeni başta iktidar olmak üzere herkesin göstermesi gerekir.

Görüyorsunuz, daha yargı süreci bitmemiş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde bir meclis üyesi içeri atıldı çünkü "terörist" deme cesaretini gösteriyor.

Siz böyle yapıyorsunuz. Şimdi bugünkü uygulamadan sonra sizin bir kısım siyasileriniz dahi hadsizlik yapıyor, dillerine bu tarz adaletsiz duyguları pelesenk ediyorlar.

Kıymetli vatandaşlarım, 31 Mart seçimlerinde ana muhalefet partisi haline dönüşen AK Parti'nin kızgınlığı bizzat Cumhurbaşkanı'nın bilgisinde yürüyen İstanbul operasyonlarının gayesi bellidir ve nettir. Türkiye'ye alternatif yönetim tercihi kazandıran, milletin beğeni ve takdirini toplayan Cumhuriyet Halk Partili belediyelerini algı operasyonlarıyla karalamak ve halkın gözünden düşürmek, itibarsız hale getirmek ve tam bir itibar suikasti yaparak o insanları lekelemek.

Sandıkta da, anketlerde de yenik düştüklerini gördükçe intikam hırsları artmakta. Buna geçit vermeyeceğiz. Başta Genel Başkanımız olmak üzere bütün Cumhuriyet Halk Partililer ama her şeyden önce bütün hemşehrilerimiz, vatandaşlarımız bu haksız ve hukuksuz uygulamalara asla geçit vermeyecekler.

Ne yaparsanız yapın, bu milletin gözünde de, kalbinde de yer etmeye, iyi hizmetlerimizle vatandaşımızın yanında olmaya her zaman devam edeceğiz ve ilk seçimde sizi oradan indirmeye, milletin, halkın iktidarını kurmaya kadir olduğumuzu göreceksiniz.

Bu Ali Cengiz oyunları bize sökmedi, sökmeyeceğiz ve asla yılmayacağız. Buradan bu işi yalnızca seyreden Türkiye'nin bütün erklerine sesleniyorum. Sivil toplum kuruluşlarına, Türkiye'deki iş dünyasına, sermayeye ve vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum.

Türkiye'de bu antidemokratik uygulamalar olduğu sürece, haksız ve hukuksuz uygulamalar olduğu sürece, otoriter adalet ve hukuk kavramlarını çiğneyen iktidar uygulamaları olduğu müddetçe bu ülkede iş dünyası olarak ne büyüyeceksiniz ne de dünyadaki rakiplerinizi geçeceksiniz.

Geçmeniz mümkün değil. Ülkemize refah seviyesinin gelmesi mümkün değil. Hep küçüleceksiniz. Çünkü demokrasi ve hukukun olmadığı yer güvenli yer değildir.

Oraya sermaye gelmez, oraya yatırım gelmez, oraya kaynak gelmez. Bugün yapılan bu kötülükler, bugün yapılan bu sıkıntılı davranışların bize değil, bütün ülkemize zararı vardır.

Ama AK Partili'ye, ama MHP'li'ye ama herkese, hepimize zararı vardır. Güven yoksa bir ülkede, inanın orada hiçbir şey yoktur. Milyonlarca emeklimiz, asgari ücretlimiz, işçimiz, memurumuz, öğrencilerimiz bilin ki bu iktidar başta olduğu sürece her daim geçim sıkıntısı çekilecek ve her daim milletimizin acısı büyüyecektir. Hayatınız bu iktidarla, bu uygulamalarla birlikte asla konforlu hale gelmesi mümkün değildir. Demokrasi ve hukuk yoksa o ülkede refah da olamaz.

Bu siyasi saldırıdır. İktidarın siyasi saldırılarının bir halkasıdır. Siyaset yargı işi değildir. Bakın buradan söylüyorum, rekabet işidir.

Yalvardık size mertçe mücadele edin diye, mert davranın diye, mertlikle mücadele edin belki milletin gözüne girersiniz diye yalvardık ama siz bu mertliği unuttunuz.

Bunun rekabetin mecrası sandıktır, hakemi millettir. Sandıkta oylar kullanılır, sayılır. Oradan çıkan milletin başının tacıdır.

Demokrasimiz de, cumhuriyetimiz de, adaletimiz de bize bunu emreder. Siyasi saldırıya biz siyasi karşılık verme konusunda kararlıyız.

İnanınız Genel Başkanımız, partimizin bütün yöneticileri kol kolayız. Sanmasınlar ki sandığı dizayn etmelerine izin vereceğiz.

Sanmasınlar ki rakipsiz bir seçime girebilecekler. Sanmasınlar ki rakiplerini de, siyasi partileri de dizayn edebilecekler.

Bizler güçlü bir örgütün üyesiyiz. Bu ülkeyi kuran Cumhuriyet Halk Partisi'nin neferleriyiz, belediye başkanlarıyız.

Ben bugün burada bu önemli toplantıyı yaparak bu duygularımızı sizlerle paylaşmamızı sağlayan değerli Genel Başkanımıza teşekkür ediyorum ve kürsüyü değerli Genel Başkanımıza bırakıyorum.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi

Kaynak:Halk Tv

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.