İlacı akılcı kullanın!
En yakın sağlık danışılanları eczacılardır
Hastaların eczanelere karşı güven problemi yaşadıklarının altını çizen Uysal, “ Hastalar veya hasta yakınları Eczanelere bir sağlık kuruluşu değil de bir ticarethane olarak bakıyorlar. Maalesef, hastalarımız Eczacıları bu hizmetin sadece maddi yanıyla ilişkilendiriyor. Hâlbuki Eczacılar her şeyden önce 5 yıllık bir sağlık eğitimi almaktadır. En yakın sağlık danışılanları eczacılardır” diye konuştu.
Doğru yer, doğru zaman, doğru doz ve doktor tavsiyesi…
2011 yılından itibaren antibiyotiklerin reçetesiz olarak satılmadığına vurgu yapan Uysal, bu uygulamanın yerinde olduğunu belirterek, antibiyotikler üzerinden akılcı ilaç kullanımına değindi. Uysal, “ Akılcı ilaç kullanımında antibiyotiklerin doğru yerde, doğru zamanda, doğru doz aralığında ve doktorun, eczacının tavsiye ettiği süre boyunca kullanılması gerekiyor. Yani, bir diğer deyişle semptomlar geçtikten sonra antibiyotik kullanımının kesilmemesi gerekmektedir. Hastalarda şöyle bir algı var; bir kutuda 14 tablet antibiyotik varsa, bunun belli bir kısmının kullanılmasından sonra tabii ki, vücut belli bir iyileşme, toparlanma gösteriyor ama siz bu tabletin tamamını bitirmezseniz tedaviniz yarım kalmış oluyor. Bir sonraki atakta ise daha şiddetli bir hastalıkla karşı karşıya gelebiliyorsunuz ve bu sefer kullanmış olduğunuz antibiyotik yine size etki etmiyor” şeklinde konuştu.
Uysal Eczanesi Eczacısı Şeyda Uysal ile akıllı ilaç kullanımı, şifalı bitkiler ve Eczane hasta ilişkileri hakkında konuştuk.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Uysal Eczanesinin Eczacısıyım
İsmim Şeyda Uysal, 1992 Diyarbakır doğumluyum. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden geçtiğimiz yaz mezun oldum. Şuan ise hâli hazırda bir aydır Uysal Eczanesinin Eczacısı olarak bir fiil çalışmaktayım.
Sağlık alanındaki çalışma yaşamına yeni katılan bir Eczacı olarak ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
‘Çok çeşitli hasta profili ile karşılaştım’
Evet, Eczane Eczacılığı alanında çalışmaya başlayalı bir ay gibi kısa bir süre olmasına rağmen bulunduğum bölge itibariyle bu kısacık zaman dilimi içerisinde çok çeşitli hasta profili ile karşılaştım ve önemli deneyimler biriktirmeye başladım.
Kısaca da olsa bu deneyimlerden biraz bahseder misiniz?
Hastalarda eczanelere karşı bir güven problemi var
Hastalarda ya da hasta yakınlarında gözlediğim en önemli şey eczanelere karşı hasta ve hasta yakınlarında ciddi bir güven probleminin olması. Hastalar veya hasta yakınları Eczanelere bir sağlık kuruluşu değil de bir ticarethane olarak bakıyorlar. Maalesef, hastalarımız Eczacıları bu hizmetin sadece maddi yanıyla ilişkilendiriyor. Hâlbuki Eczacılar her şeyden önce 5 yıllık bir sağlık eğitimi almaktadır. En yakın sağlık danışılanları eczacılardır. Örneğin; hastalarımız bazen hastane kuyruklarında saatlerce beklemek zorunda kalabiliyor. O durumdan sonra Eczaneye geldiklerinde ise 2 dakika beklemeye tahammülleri olmuyor. Bir hastanın Eczanede birkaç dakika beklemesi onların Eczaneden sinirli bir şekilde ayrılmasına neden oluyor. Yani, hastaların veya hasta yakınlarının Eczanelere ve Eczacılık mesleğine güvenleri de toleransları da maalesef çok düşük.
Genelde hastalar Eczaneye geldiğinde hangi konularda problem yaşıyorlar, hastaların en çok şikâyeti nedir?
Antibiyotikler reçetesiz satılmıyor
Bildiğiniz gibi ülkemizde eskiden antibiyotikler reçetesiz olarak elden satılabiliyordu. 2011 yılından itibaren başlatılan bir uygulamayla artık hastalar antibiyotikleri reçetesiz olarak Eczanelerden alamıyorlar. Hastalar da haliyle eskiden elden alabildikleri antibiyotikleri yeni uygulamayla birlikte neden elden alamadıklarını sorguluyor ve bunun sıkıntısını da Eczanelere yansıtıyorlar. Bu durum sanki Eczacılardan kaynaklı bir sorunmuş gibi algılanıyor. Oysaki bu uygulama çok doğru ve yerinde bir uygulama çünkü sadece antibiyotikler açısından değil, bütün diğer ilaç kullanımlarında çok bilinçsizce bir tüketim var. Bazen hastalarımız maalesef fizyolojik hastalıklarının tedavisi için değil de sadece gündelik hayattın getirdiği psikolojik sorunlardan uzaklaşabilmek için ilaç kullanabiliyor. Biz üniversitede aldığımız eğitim boyunca öğrendiğimiz ilk şey her ilacın bir zehir olduğu, önemli olan ilacın doğru dozda ve doğru teşhisle kullanması olduğu olmuştur. Ama maalesef hastalarımızda bu bilinç tam anlamıyla yok ve bazen ilaç kullanımı keyfi bir şekilde bile yapılabiliyor. Hastalığı tolere etmekten hastalığa çare bulmaktan ziyade bazen ilaç tüketmek için ilaç alan hastalar dahi var. Mesela bir hastam geldi ve bir ağrı kesiciden 10 kutu aldı. Neden bu kadar fazla ağrıkesici aldınız sorusuna ise, ‘Babam her gün ağrısı olsa da olmasa da bir tane alıyor’ diye cevap verdi. Artık o ilaç o hastanın hayatında rutin hale gelmiş ve her gün ağrısı olsa da olmasa da kullanıyor.
Reçetesiz ilaç alınabiliyor mu?
‘Denetimlerin sıklaştırılması lazım’
Ağrı kesicilerin bazıları merhemler, pomatlar, bazı göz damlaları, bazı soğukalgınlığı ilaçları; alınamayanlar ise astım ilaçları, bazı antihistaminikler, psikotrop ilaçlar, uyuşturucu ilaçlar, antibiyotikler gibi. Bence bu konuda denetimlerin sıklaştırılması lazım insan sağlığı bizim açımızdan her şeyden önemlidir. Bizim varoluş amacımız halkın sağlığıdır. Zaten ancak bunu sağladığımız zaman mesleki hayatımızın işlevini yerine getirmiş oluruz.
Vatandaşların bilinçli ilaç tüketimleri açısından akılcı ilaç kullanımının önemi nedir?
‘Akılcı ilaç kullanımı bilinmiyor’
Akılcı ilaç kullanımı çok duyulan ama yeterince bilinmeyen bir konu, akılcı ilaç kullanımı nedir, bunu kimse tam anlamıyla bilmiyor. Öncelikle bir hastalıkta en önemli şey hastalığın teşhisidir. Bu durumu antibiyotikler üzerinden örneklersem; antibiyotikler bakterilere etki eder, bakteri türleri çok çeşitlidir ve her antibiyotik her bakteri türüne etki etmez. Hastaların geçirdiği bazı enfeksiyonlar virüsten kaynaklı enfeksiyonlar olup soğuk algınlığı, kırgınlıklar, mevsim geçişlerindeki değişiklikler, ağrılar ve ateş gibi semptomlar meydana gelebilir. Bu duruma sebep olan virüslere antibiyotik etki etmez. Eğer siz virüsten kaynaklı bu hastalıklarda antibiyotik kullanırsanız vücudunuz kullandığınız bu antibiyotiğe karşı bağışıklık kazanır ve direnç oluşumu meydana gelir. Antibiyotiğe karşı direnç oluşumu bir daha kullandığınız bu antibiyotiğin size etki etmemesi demektir.
‘Semptomlar geçtikten sonra antibiyotik kullanımı kesilmemeli’
Antibiyotik gerçekten çağın buluşu bir ilaçtır. Bu buluş penisilinin keşfi ile başlamıştır ama yukarda da söylediğim gibi yersiz ve yanlış kullanımından kaynaklı olarak direnç oluşumu meydana gelmektedir. Antibiyotiklerin bu şekilde yanlış kullanımı ileride çok ciddi sağlık problemlerine de sebebiyet verecektir. Onun için akılcı ilaç kullanımında antibiyotiklerin doğru yerde, doğru zamanda, doğru doz aralığında ve doktorun, eczacının tavsiye ettiği süre boyunca kullanılması gerekiyor. Yani, bir diğer deyişle semptomlar geçtikten sonra antibiyotik kullanımının kesilmemesi gerekmektedir. Hastalarda şöyle bir algı var; bir kutuda 14 tablet antibiyotik varsa, bunun belli bir kısmının kullanılmasından sonra tabii ki, vücut belli bir iyileşme, toparlanma gösteriyor ama siz bu tabletin tamamını bitirmezseniz tedaviniz yarım kalmış oluyor. Bir sonraki atakta ise daha şiddetli bir hastalıkla karşı karşıya gelebiliyorsunuz ve bu sefer kullanmış olduğunuz antibiyotik yine size etki etmiyor. Şimdi herhangi bir binaya gitsek eminim 10 dairenin 5’inde yarım antibiyotik kutuları ile karşılaşırız. Maalesef hastalarımız antibiyotik kullanımı konusunda yeterince bilinçli değiller, bu bilincin acilen oluşturulması gerekiyor.
Başka hangi ilaç gruplarında bilinçsiz bir kullanım yaygındır?
‘Vücudunuzun sizi savunmasına izin verin’
Ağrıkesicilerde de yüksek oranda gereksiz ve bilinçsiz bir ilaç tüketimi var. Aslında ağrıkesicilerin hastalarda plesebo etkisi şeklindeki kullanımı oldukça yaygın. Plesebo etkisi dediğim; hastanın var olan veya var olduğunu düşündüğü bir rahatsızlığına karşı aslında o duruma hiç etkisi olmayan bir ilacı kullanıp, o ilacın var olan durumunu iyileştirdiğini düşünmesidir. Özellikle belli dönemlerde 15 – 25 yaş aralığında ergenlik dönemlerinde ve 50 yaşın üstündeki hastalarda psikolojik olarak ilaç kullanımında çok çeşitli vaklarla karşılaşabiliyoruz. İnsanlar çoğu zaman karşılaştıkları güçlükleri kendi savunma mekanizmaları ile aşmaktan kaçınıyorlar, daha kolay olduğunu düşündükleri ilaçlara yöneliyorlar. Üniversitede çok değerli bir hocam ‘Her zaman vücudunuzun sizi savunmasına izin verin’ derdi. Yani, vücudunuzun kendi bağışıklık sistemini kullanmasına ve savunmasına fırsat tanıyın. Tabii ki, hastalıklar karşısında ilaç kullanımı olağan ve olması gereken bir şeydir, ama dediğim gibi bu kullanım akılcı bir şekilde olmalıdır. Örneğin; psikotrop ilaçlara olan aşırı ilgi ve bazı sorunlara karşı bu ilaçlara yönelim gerçekten çok ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Ben bir eczacı olarak kırmızı reçeteli dediğimiz uyuşturucu ilaçların kullanımının çok yaygın olduğunu biliyorum. 6- 7 yaşındaki çocuklara dahi kırmızı reçeteli ilaç verebiliyoruz. Tabii ki, hastalıklara karşı ilaç kullanımı da olacak ama dediğim gibi doğru teşhis, gerekli doz ve süre boyunca…
Hastalara bu konuda öneriniz nedir?
‘5 dönem boyunca farmakognozi dersi alan tek meslek grubu eczacılardır’
Mesela hafif uyku problemi yaşayan bir hastanın hemen psikotrop bir ilaç almasına gerek yok. İki damla lavanta yağını yastığına damlatması da ona bu konuda yardımcı olacaktır. Çoğu ilacın hammaddesi bitkisel droglardan elde ediliyor. Bitkilerin saf, temiz, kimyasal işlem görmemiş halini de hastalar kullanabilirler. Biz eczacıların bu konuda da hastalara rehberlik etmesi gerektiği düşüncesindeyim. Biz bitkileri biliyoruz, bunun eğitimini 5 dönem boyunca farmakognozi dersi alan tek meslek grubu biz eczacılardır. Ben hastalarıma bir bitki çayı önerdiğimde herhangi bir aktardan alması gerektiğini söyleyemiyorum mesela, o bitkinin sağlıklı bir saklama koşuluna sahip olduğunu, gerçek bir drog olduğunu bilemiyorum, emin olamıyorum. Bir arkadaşımın tez konusuydu; aktarlardan birkaç tane drog alıp inceledi, içinden o kadar farklı ve steril olmayan şey çıktı ki. O nedenle hastalarımızı eczacıların bu konuda bilinçlendirmesi, onlara bitkisel ürünlerin doğru kullanımı hakkında bilgi vermesi ve uyarması gerektiğini düşünüyorum.
Peki, şifalı bitkilerin kullanımı konusunda hastalara öneriniz nedir?
Şifalı bitkilerin yanlış kullanımı yarardan çok zarar getiriyor
Şifalı bitkiler adı altında vatandaşlara öyle şeyler satılıyor ki, korkunç bir şey. Örneğin zayıflamak için bir çay alıyorsunuz ve bundan mucizevî bir etki bekliyorsunuz. Böyle bir şey yok, her şeyin olması gereken bir kuralı vardır. Bu içtiğiniz bitki çayları, droglar siz gerekli diğer şeyleri yaptıktan sonra size destek olabilirler. Siz sağlıklı bir yaşam sürmezseniz, günde 10 bardak mate çayı da içseniz kilonuzda herhangi bir değişiklik olmaz. Öncelikle hastaların bu bilince varması gerekiyor. Hastalar maalesef ilaçlarda olduğu gibi şifalı bitkilerde de hep en kolayına yönelim gösteriyorlar. Ama bütün bu yanlış kullanımlar uzun vadede kar yerine büyük zararlara yol açıyor.
Şifalı bitkilerin korunma koşulları nasıl olmalı?
Şifalı bitki kullanımında eczaneler yetkindir
Her bitkinin belli bir ekimi, biçimi vardır. Drogların paketlenmesi, saklama koşulları ve doğru hastalıklarda kullanılması çok önemlidir. Milyon tane bitki, milyon tane hastalık ve milyon tane tedavi şekli vardır. Siz bazı hastalıklarda bitkinin yağını kullanırsınız bazı hastalıklarda yaprağını kullanırsınız. Bütün bu bilgiler uzun dönemli bir eğitimle öğrenilmesi gereken şeylerdir. Bu işin uzun yıllar eğitimini alan eczacılar bu konuda en güvenilir kaynaklardır. İnsanlarımız aktarlardan çok şifalı bitki kullanımı konusunda eczacılardan bilgi almalı ve şifayı da eczanelerde aramalıdır.
Eczanelerde şifalı bitkiler mevcut mu, hastalarda şifalı bitkileri eczanelerden temin edebilirler mi?
‘Eczanelerde satılan ürünler bilinen ve güvenilir ürünlerdir’
Tabii ki, her eczanenin farklı bir ürün potansiyeli vardır ama bütün eczanelerde satılan ürünler bilinen ve güvenilir ürünlerdir. Şuan yeni bir eczacı olmama rağmen bu konuda bütün gelişmeleri takip ediyorum ve hastalarımız için en iyi ürünü bulundurmaya özen gösteriyorum.
Son olarak akılcı ilaç kullanımı konusunda hastalara ne gibi tavsiyeleriniz olacak?
‘Reçeteli ilaç kullanımı hastaların geleceği ve sağlığı açısından vazgeçilmezdir’
Hastalarımız, ilaçları mutlaka doktor ve eczacıların tavsiyeleri, teşhisi, tanısı sonucunda kullanmalıdır. Özellikle antibiyotik kullanımı konusunda çok dikkatli davranılması gerekiyor. Anlattığımız gibi son kez vurgu yapalım, her antibiyotiğin etki ettiği bakteri türü farklıdır. Doğru bir teşhis ile doktorun reçete ettiği şekilde antibiyotik ilaçlar kullanılmalıdır. İlaçların doz aralığı, kullanım süresi doktorun önerdiği şekilde olmalıdır. Reçeteli ilaç kullanımı hastaların geleceği ve sağlığı açısından vazgeçilmezdir. Hastaların reçetesiz olarak kendi keyiflerine göre ilaç kullanımından kesinlikle sakınmaları gerekmektedir.
Ali Abbas Yılmaz / Özel
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.