İktidar erken seçimi kolluyor

İktidar erken seçimi kolluyor
Kürdistan Komünist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, erken seçim gündemini, hükümetin erken seçimden uzak duruşunu, ekonomi yönetimini ve kentin temel sorunlarını değerlendirdi.

Ali Abbas Yılmaz - Özel

İktidar yönetemiyor

TİGRİS HABER - Hükümetin erken seçime mecbur olduğunu ifade eden Çiftyürek, şöyle konuştu: “Bölgesel gelişim üzerinden erken seçimin koşullarını hazırlamaya çalışıyor. Aslında Cumhur İttifakı yani gerek Erdoğan, gerekse Bahçeli gayet iyi biliyorlar. Bu siyasal yönetememezlikle bu ekonomik krizle 2023’e kadar gidemezler.  Siyasal yönetememezlik ne demek? Siz bir iktidar düşünün ki kitle örgütlerini sendika, baro, meslek odaları, tabipler birliği başta olmak üzere bunun gibi kurumların, muhalefetin, demokratik güçlerin, devrimci güçlerin, sosyalist güçlerin elinde kalamıyorsa, kendisi çoğunluk sağlayamıyor diye bunları parçalayan bir hükümet. Baro’yu ben yönetemiyorum onlar alıyorlar,   tabiler birliğine bölücüler geldiler “bölücüler” ee bunların elinden alamıyoruz bunları parçalayalım, diyen bir hükümet dünyada ilk defa görüyoruz. Dolayısıyla içeride yönetememezlik, ekonomik olarak da dolar dayandı 9’a, bu ekonomik yönetememezliktir. Bu koşullarda seçime gittiği zaman kaybedeceğini bildiği için durmadan erteliyor.”

İktidar muhalefet blokunu dağıtmak istiyor

Hükümetin seçimleri kazanmak için koşulları olgunlaştırdığına işaret eden Çiftyürek, şunları ifade etti: “İçeride ve dışarıda kazanmaya yönelik koşulları oluşturuyor. Dışarıdan neyin peşinde koşuyor? Rojava Kürdistanı’ndan daha ileri şekilde mevzi kazandı.  Diyelim ki Kobane,  Meriç,  Qamışloya kadar boydan boya bir Arap-Türkmen kemeri kurabilirse dönüp halka diyecek ki, bak çözdüm. Libya’da ileri düzeyde bir mevzi elde etseydi, Libya’da dönüp diyecekti ki, Osmanlı toprakları yolunda ben mevzi elde ettim. Ya da Azerbaycan’da ya da diyelim ki, İdlib’te sınır ötesinde ya da Doğu Akdeniz’de sınır ötesinde nüfuz peşinden koşmasının nedeni, dönüp koşullarını olgunlaştırırsa diyecek ki erken seçim. Yani, Milliyetçiliği arkaya alarak bir erken seçime gitmeyi hedef alacak. İçeride ise muhalefetin yanlış yapmasına, özellikle politikasını, taktiğini bunun üzerine kurmuş. Diyor ki, Millet İttifak’ı HDP’nin de desteğini alırsa muhtemelen bir erken seçime gitmesini dolayısıyla içeride de taktiğini Millet İttifak’ı üzerinde İYİ Parti üzerinde bu deneniyor. Eğer millet ittifakını parçalayamazsa bile en azından HDP’yi mümkün olduğu kadar bunlardan uzaklaştıracak, muhalefetin HDP ile yakınlaşmasını direk engellemeye çalışır. Bundan emin olduğu gün erken seçime gidecek.  Ama maalesef HDP üzerinden gerçekleştirdiği hamle terstir. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Deva Partisi bunlar diyelim ki şöyle HDP’yle uzaklaşacak daha net mesajlar verdiler.  HDP’yle yakınlaşma ittifakını o nedenle şu anda bunu diyebiliriz. Hükümet hem iş koşullarında hem bölgesel koşullarında erken seçimi erteliyor. Aslında vazgeçmiş değil dikkat ettiğinizde Erdoğan, her konuşmasında derler ki yarın erken seçim olacakmış gibi hazır olun. Erken seçim varken konuşuyorlar mı?”

İktidar erken seçimi kolluyor

Hükümetin erken bir seçimi kolladığını ifade eden Çiftyürek, “Şimdi pandemi uzayabilir. Fakat zaten Cumhurbaşkanı da bu konuşmasını bitirirken yarın seçim olacakmış gibi hazırlanın diyor. Bu şu demektir: Van’daki konuşmasındaki mesajı aslında bir erken seçim beyanıdır. Erken seçime başka nedenlerle de gidebilir. Yani içeride ya da dışarıda herhangi başarı elde etmeden de erken seçime gidebilir. Nereden gidebilir? Şu hesabı yapıyor Cumhur İttifak’ı, biz %35’le muhalefet koysak bile yıkılmayız ama oy oranımız uzarsa ya da çok fazla yüz yüze gelirsek %30’ların altına düşersek o zaman muhalefet çoğunlukla iktidara gelir ve bizim aleyhimize çok büyük hederler olumsuz zeminler, yüce divan yolu açılabilir. Dolayısıyla çok daha kötü duruma düşmeden erken seçime gelebilir. Erken seçimi kolluyorlar, erken seçimden vazgeçmiş değiller” ifadelerini kullandı.

Muhalefet pasif

Muhalefet Bloku’nun iktidar alternatifini güçlendirecek potansiyele sahip olduğuna ancak aktif bir muhalefet de sergilemediğine dikkat çeken Çiftyürek, şunları söyledi: “Şimdi muhalefet çok ciddi kapsamlı bir program var. Demokratik güçler ile ittifak güçleri arasında eğer iktidara yürümek isterse bunun zemini var, fakat muhalefet istiyor ki AKP, Cumhur İttifakı çok daha fazlasıyla kendinden yere serilsin. Kendisi mücadelesiyle demokratik çabasıyla, muhalefetiyle göndermek yerine, göndermenin koşullarını oluşturmak yerine kendisi bırakalım AKP iş ve ekonomik krizle daha fazla çöküşe girsin. Evet, bu dinamik bir muhalefet geliştirmiyor. Dinamik muhalefet geliştirse zaten sonunda çok daha dinamik bir güç var. Bununda desteğini arkalarına aldığı zaman kesinlikle Cumhur ittifakının çok daha erken seçimi zorlayabilir. Gitmek zorunda kalacak. Muhalefette işi ona bırakmış, bırakalım kendinden seçim koşulları oluşsun diyor.”

sinan-ciftyurek-.jpg

Hükümetin enflasyon oranı sokağa uymuyor

Hükümetin ekonomi yönetiminin başarısız olduğuna vurgu yapan Çiftyürek şöyle konuştu: “Sahada Diyarbakır üzerinden bakalım. Diyarbakır’da sokağa çıktığınız zaman işsizlik seliyle yüzleşirsiniz. Kent sokaklarında, meydanlarında ya da kahvelerde yürüdüğün zaman pandemi öncesinde de işsizlik vardı. Resmi makamlar Türkiye’de 13 milyon civarında işsizlik olduğu söyleniyor. Gerçek rakam %25 işsizlik var şuan Türkiye’de, Diyarbakır’da bu % 30un altında değil. Bu neye yol açıyor. İşçinin elini kolunu bağlıyor. İzliyoruz haberlerde. İşsizliğin büyümesi birçoğunun taşeron firmalarında çalışıyorlar, taşeron firmalarının işçi çalıştırma silahını eline veriyor. Özel firmalarda da bunu görüyorsun. Bir kanser olarak sarıp sarmalıyor, olumsuzluk ve çok ağır sosyal koşullara yol açıyor. Enflasyon hükümetin açıkladığı gerçeklere yansımıyor. Hükümet diyor ki enflasyon % 7 % 8’dir. Dünya alem biliyor ki, dün pazarda 5’e aldığını bugün 10’a alıyorsun. Her şey 2 kattır. Bu enflasyonun %7,%8 olduğu anlamına gelmiyor. Esnaf ne diyor, ben gerçeği ödüyorum benim elektrik faturam 150-200 lira arasıydı, şimdi yine az çalıştırıyorum elektrik faturam 450-500 geliyor. Dolayısıyla esnaf şuanda kepenk açamıyor, ya da açtığı zaman da siftah yapamıyor. Nereye kadar gidecek? Siz sahada daha iyiyiz diyorsunuz. Önemli ölçüde esnaf kapanırsa, alanda çok yüksek ekonomik sorunlar çekecek o bakımdan çarşıda ve pazarda reel grup Maliye Bakanı Albayrak’ın çizdiği tablo asla bir alakası yok.  O diyor ekonomi aşağı indi hızla yukarı çıkıyor, hayır aşağı indi yerde sürünüyor. Asla yukarı çıkmış değil çıkışın göstergelerinde altın ve döviz üzerinden izleyebilirsin,  çıkışın göstergelerini gayrimenkul üzerinden izleyebilirsin. Maliye Bakanı doğrulamıyor bunu.”

Önce halka, mühendislere, mimarlara sorun

Kentteki işsizlik ve yoksulluk ve kentsel dönüşüm üzerine ise Çiftyürek, şu değerlendirmelerde bulundu: Diyarbakır’da,  bölgede öne çıkan iki sorun var. Ekonomik sorunlar, siyasal sorunlar. Her ikisinde de merkezi hükümetin ve yerel hükümet olarak, belediye başkanı hem kayyumu ekonomik kıskacı altında. Siyasette ne oluyor, en büyük siyasi sorun. Halkımız seçiyor, sandık başına geliyor. Bağlar’da %70 küsurla seçtiler. Şimdi baktığınızda %24 oy alan AKP’ye verdiler.  Şimdi AKP kentsel dönüşüm yapıyor, bu bakımdan demin söylediğimiz şey işsizlik, zam, hayat pahalılığı, ekonomi olarak Diyarbakır’da çok ciddi bir problem var. Şimdi bu kentsel dönüşüm meselesi ciddidir. Dün surla başladılar… Şimdi Bağlar Kaynartepe’de 7 bin civarında yaşayan insanın yeri kentsel dönüşüme sağladılar, Sur’da da kentsel dönüşüme ihtiyaç vardı, bağlarda da kentsel dönüşüme ihtiyaç var.  Bağlarda 24 bin lira bedel koymuşlar. Halkın kentsel dönüşümle ilgili görüş önerileri mimar ve mühendisler odasının görüşleri alınmadan, iktidarla gelen başkanların kendi başına halka yürümeleri doğru değildir. Halkın iradesi yok, kurumlardan görüş alınmamış. Merkezi hükümet buradaki belediyeyle birlikte bir kentsel dönüşüme başlamış. Eğer bunu yaparlarsa hak sahibine birebir ne fazla, ne eksik direk evini alıyorsun iyi-kötü neyse bir ev yapıp sana bir ev verecek. Kentsel dönüşüm planlanırken 2021’de kentsel dönüşüme başlanacakmış kararı oymuş. Bunlar olursa kentsel dönüşüme biz karşı çıkmayız topla muhtarları, hak sahiplerini, kurumlarını politika belirlenmeden önce halkın görüşünün alınması lazım. Muhtarların görüşü alınmalıyken, kentteki meslek odalarının yoksa şöyle olmaz. Belediye kendi başına politikayı belirlemişken merkezi hükümetle o politikayı halka anlatıyor. Bu değil, bu olmaz zaten sen kararını almışsın.  Ey halkım ben sizin görüşlerinizi aldım, kurumların görüşünü aldım şu sonuca vardım deyip şeffaf bir açıklama yapması gerekir. Kentsel dönüşüm mutlaka ve mutlaka tarihi kültürü dikkate alınmalıdır. Sur’da bu dikkate alınmadı.  Sur’da yapılan evler çakma Diyarbakır evleri.  Bağlar’da kentsel dönüşümün en önemli ayağı en kilit noktası kaliteli sağlıklı ev kadar aynı zamanda çevreyi, yeşil sahayı, çocuklar için parklar yapılmalıydı. Şimdi bunu demeden önce halkın görüşü alınsaydı kurumların görüşü alınsaydı Kentin mimarisi olanlar bunları bilir. Kentte yaşayan mahalle halkı der ki, ben şöyle yeşil bir alan istiyorum önerisini yapsaydı. Şimdi belediyenin açıklaması o yönde, bizim öne çıkardığımız bu yönde bir kampanya sergileyeceğiz. Çalışmalarımız oluyor bizim, bağlarla ilgili de olacak. Bizim ısrarımız işin olması gereken odur. Batı ülkelerinde özellikle İsviçre’de diyelim ki bir mahallede örneğin bir bina yapılacak 7-8 katlı. Önce o binanın 7-8 kat büyüklüğünde binanın maketini yapıyorlar, o bina 1-2 ay boyunca kalıyor öyle. Çevreyi nasıl etkileyecek, güneş gölge ilişkisini nasıl etkileyecek, rüzgar gölge ilişkisini nasıl etkileyecek. 2 ay sonra kentte referandum yapacak bu binayla ilgili diyorlar ki ne diyorsunuz? Yapalım mı, yapmayalım mı?  %51 hayır derse yapmıyorlar. Şimdi sen burada Suru koca bir ilçeyi yerle bir ettin. Sura yapmak istediğiniz bu çakma evleri kime sordunuz İsviçre hastane okul yaparken referanduma götürüyor 2 ay askıda tutuyor sen burada bir ilçe yıkıyorsun orada halk onay verirse oluyor onun için bile maket yapıp gösteriyorlar. Şimdi sen burada bir ilçeyi yıkıyorsun halka sonuçlarını anlatıyorsun.  Sur’da yapılan buydu, Bağlar’da tekrarlanacak. Bunun tekrarlanmaması için kamuoyunun toplanması gerekiyor. Onun için bu haber önemlidir.”

Pandemi karşısında çaresizlik

Pandemi sürecinin sağlıklı yürütülmediğini ifade eden Çiftyürek, şunları söyledi: “Kentle ilgili durum aslında hükümetin süreci sağlıklı, verilerde yanlış çıkıyor. Ne zamanki daha önce uzun bir süre sağlık bakanı 15 20 ölüm diyordu. Sonra zaten bir ildeki sayıları biz görüyoruz.  Sağlık kurumu açıklıyor burada 30 kişi vefat etti diye. Verileri daha reel vermeye başladı. Tedbirler konusunda uygulamalar konusunda hükümet sağlıklı bir ekonomiyi esas aldı. Diyor ki ben kapanırsam ekonomi yıkılır, zaten yıkıldı. Şimdi olması gereken hükümetin halka çağrı yapması gerekir. Sağlık mı? Ekonomi mi? Sağlık diyeceklerdir, dolayısıyla halkla bütünleşilirse halk bunu öne çıkarır. Ama hükümet bunu izah etmeden ekonomiyi öne çıkarıyor. Dolayısıyla sağlık açısından şimdi sen ekonomiyi öne çıkarırsan tedbirini alamazsın. Hükümet yanlış yapıyor bence özellikle izlediği politikayla yanlış bir yol izliyor. Tabi elbette ekonomi çıkarları düşünmesi lazım ama ekonomi çıkarlarını düşünürken sağlık meselesine de plan yapması lazım. Biz görüyoruz insanların servislere nasıl bindiklerini. İş yerinde işçiye 1 maske veriyorlar al onu 1 hafta kullan diyorlar. Bunu söyleyen Diyarbakır Belediye İşçileri diyor. Diyor bana haftada bir maske veriyorlar. Biz belediye işçileriyle röportaj yaptık hem temizlikle hem de şoförlerle, güvenlikleriyle. Öğle yemeği için işçilere 70 kuruş verildiğini, kıyafet verilmediği, mesai yapıyorlar mesai paralarının verilmediği, ücretlerinin eksik yatırıldığını o nedenle dedim taşeron firmalarla işsizlik ellerini güçlendiriyor. Veriler onu gösteriyor. Diyarbakır sağlık kurumunun yaptığı açıklamada merkezi planda sadece Diyarbakır’da değil Türkiye şartlarında sonbaharda patlama olacağını söyleniyor. Verilerde gözüküyor artıyor.  Önümüzdeki süreçte hükümetten beklediği şey şu: Dün eleştirdikleri Almanya ya da İngiliz politikası yani sürü politikasını bırakalım. Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. Şimdi Türkiye de o politikalar dönmeye başlandı. Okulları açmakla, ekonomik izlediği politikayla dönmeye başladı yani bir nevi çaresizlik politikası.”

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.