VİDEO - HÜDA PAR liderinden Kılıçdaroğlu'na 'helalleşme' yanıtı
Gönül Morkoç
TİGRİS HABER - İslami kimliğiyle tanınan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile ekonomide yaşanan sıkıntılar, hükümetin Kürt sorununa yönelik tavrı, Abdullah Öcalan ile görüşme ve CHP’nin Kürt sorunu ile ilgili çıkışlarını konuştuk.
Hükümet dövizi düşürdü ama, gıda, elektrik ve diğer fiyatlar düşmedi. Hükümetin mevcut politikası ile enflasyon düşer mi?
Hükümet yeni bir ekonomi modeli getirdi. Faizi düşürerek, yatırımı arttıracağız, üretimi arttıracağız, dedi. Piyasadaki arz artacak, bu ihracatı da arttıracak, kağıt üzerinde bu güzel görünüyor. Ama sahadaki yansımasının böyle olmadığını gördük. Neticede Merkez Bankası politika faizini düşürdü ama bankalar vatandaşa, borç verirken, faiz oranını yükselttiler. Faiz bu şekilde yüksekken, üretim de artmaz, yatırım da artmaz. Ama buna rağmen hükümet bu politikasında ısrar ediyor. Uzun vadede bir getirisi olur mu? Dendiği gibi hükümet iş adamlarına ya da reel sektöre ya da tüketicilere verilen kredilerin faizleri düşerse, bunlar olabilir. Ama bunlar uzun vadede olabilecekler. Şuanda fiyatların yükselmesinin tek sebebi dövizin yükselmesi değil. Evet, döviz yükselirken fiyatlar yükseldi. Döviz düşünce fiyatlar aşağı düşmesi beklentisi oluştu. Ama gerçekleşmedi. Üretim maliyetleri düşmedi. Enerji fiyatları, tarımsal girdilerin fiyatları arttı. Avrupa ülkelerinde de yükselen fiyatların düşmesi, sadece dövizin düşmesi ile ilgili görünmüyor. Ukrayna ile Rusya arasında bir gerilim var. Gerilim yükselince, petrol fiyatları yükseliyor. Bütün bunlar üst üste gelince fiyatların yükselmesini kehanet olarak algılamamak lazım.
Şunu mu anlayalım. Küresel çapta bir kriz var. Türkiye’nin yaşadıkları da bununla ilgili?
Küresel çapta bir kriz var. Ama Türkiye’de sadece küresel krizin etkileri değil. Yılların birikimi var. Çok uzun yıllar “Türkiye büyümede rekor kırdı” denildi. Bu büyüme ithalatla gerçekleşti. İthal ikame ile büyürseniz, dış açık verirseniz bir süre sonra o borç sizin ayağınıza dolanır. Biz on yıldır diyoruz ki, inşaat ve ithalatla büyürseniz bunun acısını çekersiniz. Cari açık çok ciddi bir sorundur. Yeni açıklanan ekonomi planı ile diyorlar ki, biz yatırımı, istihdamı, ihracatı, üretimi arttıracağız. Bu doğru bir politikadır. Ama bu oraya götürür mü? Bu çok ciddi bir tartışma konusu. Elbette çok başarılı bir ekonomi yönetiminin olduğunu söyleyemeyiz. Bu sadece şu ya da bu hükümetin sorunu değil. Kapitalist sistem sorunu. Kapitalizm kendisi krizler doğuruyor. Birkaç yılda bir krizler çıkıyor ve biz bunun sonuçları üzerinden konuşuyoruz. Kapitalist ekonomi modeli devam ettiği müddetçe bu krizler devam edecek. Zengin daha fazla zengin olacak, fakir daha fazla fakir olacak.
Biraz siyaset sorayım. Öcalan ile hükümet bir takım görüşmeler yapıldığına dair imalarda bulunuyor. Öcalan bu sorunun çözülmesi için temel aktör müdür?
HÜDAPAR Öcalan’ın temel aktör olduğunu düşünmüyor. Daha önce de görüşüldü. İstihbarat, bazı devlet yetkilileri, HDP’liler görüştü. Ne oldu bir şey çıkmadı. Biz o zaman çözüm sürecinden bir şey çıkmayacağını söylemiştik. Çünkü yöntem yanlıştı. Eğri bir cetvelle siz doğru bir çizgi çizemezsiniz. Evet, hükümet şuan yanlış bir noktadadır. Kürt meselesi yoktur, diyor. Ama bize göre Kürt meselesi vardır. Ama siz bir partiyi, bir kişiyi ya da bir örgütü bütün Kürtlerin temsilcisi görüp süreci onlarla yönetirseniz yanlış yaparsınız. Bu bir. İkincisi, Kürt meselesi bir hak-hukuk meselesidir. Siz temel haklar meselesi olan bir meseleyi birileriyle konuşup bunu pazarlık konusu yaparsanız, yanlış yaparsınız. Bunu şarta bağlarsanız yine yanlış yaparsınız. Hükümet bu yanlışları yaptı. Hem bir kişiyi ya da bir kurumu bütün Kürtlerin temsilcisi olarak gördü, hem temel hakları pazarlık konusu yaptı, hem de bunları bazı şartlara bağladı. Biz o dönemde de yüksek sesle bunlara itiraz ettik.
Sizin öneriniz nedir?
Kürt meselesi çözülmek isteniyorsa, meşru olan bütün talepler hiçbir şarta bağlanmaksızın ve zaman geçirmeksizin mümkün olan en kısa zamanda yerine getirilir. Bunun için şu veya bu kişi ile pazarlık yapmaya gerek yoktur. Siz eğer içinizdeki sorunları çözmezseniz, dışarıdaki sorunlara ben de artık müdahilim, bir aktörüm diyemezsiniz. Her şeyden önce, eğer siz ahrete inanıyorsanız, adaletten sapmayacaksınız. Adalet neyi emrediyorsa, sizin aleyhinize gibi görünse de mutlaka onu yerine getireceksiniz.
Yeni bir çözüm süreci başlarsa, bu hükümetin seçim hamlesi olabilir mi?
Ben onu bilemem, niyet okuyuculuğu yapmayayım. Ama inanıyorum ki 20 yılı aşkın bir süredir düzenli periyotlarla görüşüyorlardır. Ama çözüm noktasında illa birileriyle görüşmek ya da pazarlık yapmak yanlıştır. Bazı konularda anayasa değişikliği yapmak gerekir. Bunu kim yapacak? Meclis’teki partiler yapacak. Siyasi çevreleri ikna edeceksiniz. Bazı şeyler için Anayasa değişikliğine gerek yoktur. Geçtiğimiz günlerde Çorum Valisi’nin bir açıklaması oldu. İskilipli Atıf Hoca’nın mezarının başında bir anma yapıldı. Kimdir İskilipli Atıf Hoca? İstiklal Mahkemeleri tarafından yargılanıp idama mahkum edilmiş Türk bir İslam alimi. Aynı şekilde İstiklal Mahkemeleri tarafından yargılanıp idama mahkum edilmiş Kürt şahsiyetler var. İskilipli Atıf Hoca’nın mezar yeri belli değildi. Bu hükümet döneminde mezar yeri açıklandı. Naaşı, Ankara’dan İskilip’e nakledildi ve bir anıt mezar yapıldı. Şimdi, Dağkapı’da kurulan darağacında zulmen asılarak İstiklal Mahkemeleri’nin idam ettiği Şeyh Said, Seyit Rıza var. Bunların mezar yeri belli mi? Değil. Hadi biz anıt mezar istemiyoruz. Mezar yerini gösterin, bu millet, onların naşını alıp uygun bir yere götürür. En azından bir mezar taşları olur, sevenleri gidip başlarında onlara dua eder. Bunun için anayasayı değiştirmeye gerek yok ki. Mesela Diyarbakır’a gelen uçaklarda İngiliz’in dili ile anons yapıyorsunuz. 20 milyona yakın Kürt vatandaşınız var. Ve nüfusunun çoğu Kürt olan illere yapılan uçak seferlerinde Türkçe ve İngilizce anons yapılıyor. Kürtçe anons yapılsa ne olur?
Seçmeli ders sürecine destek verdiniz mi?
Tabi ki bir her yıl seçmeli ders ile ilgili çağrımızı yapıyoruz. Biz diyoruz ki, “dil kimliktir”. Bizim İslami bir kimliğimiz var. Bütün peygamberler ama istisnasız bütün peygamberler gönderildikleri kavimin diliyle onlara anlatmıştır. Peygamberler onlara anadili ile hitap etmişse, biz diyoruz ki, anadilde eğitim bir haktır. Biz, anadiliniz neyse o dili seçmeli de olsa öğrenmek bir fırsattır, diyoruz. Sadece seçmeli ders olarak değil, anadilde eğitim temel haktır ve mutlaka bu hakkın tanınması gerekiyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “helalleşelim” dedi. Siz ne anladınız bundan, nasıl okumak gerekiyor?
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin genel başkanı. CHP, Kürt meselesinin müsebbibi. Helalleşmeden ne kast ettiğini açıkladı mı? Hayır açıklamadı. Eğer helalleşme olacaksa, bu sorunun kaynağında CHP’nin özellikle tek parti dönemindeki politikaları varsa, işe oradan başlamak lazım. CHP yönetiminin altına imza attığı mezalimlerden en büyüklerinden biri Dersim katliamıdır. Kemal Kılıçdaroğlu, Dersimli. Sayın Kılıçdaroğlu, Dersimli olarak hakkını helal mi edecek? Yoksa CHP’nin genel başkanı olarak Dersimlilerle helalleşmeye mi gidecek? Kimlerle hangi konularda helalleşecek. Biri, biri ile helalleştiği zaman gidip der ki, “Hakkını bana helal et, şu konularda sana haksızlık yaptım.” O da “Ben hakkımı helal ediyorum” der. Sayın Kılıçdaroğlu, hangi sıfatla bu helalliği isteyecek bunu açığa kavuşturmak lazım.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu
1990’lı yıllarda bu coğrafyada yüzlerce insan öldürüldü, Kürtler nasıl helalleşecek?
Halen yaşanıyor. Şuan bizim burası sakin ama Irak Kürdistan Bölgesi’nde oradaki yönetimin yoluna taş koyan bir Kandil gerçeği var. Oradaki peşmerge ile çatışan ve yayın organlarında her gün bu işin propagandasını yapan bir PKK medyası var. Kürtler kendi aralarında bu sorunları aşabilecekler mi? Bilmiyorum doğrusu. Çok kolay gözükmüyor.
Neden?
Çünkü Kürtlerin şöyle bir gerçeği var. Kendi ideolojisini ve hegemonyasını bütün Kürtlere dayatan, elinde silah olan bir yapı var. Bu varken, bunun gerçekleşmesi çok kolay görünmüyor. Ya Kürtler boyun eğecek ya da fırsat buldukça Kürtleri ezmeye ahdetmiş bir yapıdan bahsediyoruz. Bu yapı, bu politikasını değiştirmedikçe, var olan sorunların çözülmesi çok kolay gözükmüyor.
HDP ile bir diyalogunuz var mı?
HDP bizim siyasi rakibimiz. Bizim düşmanımız değil. Biz partimizi kurduktan sonra birinci olağan kongremizi gerçekleştirdik. Kongremize davet ettik, gelmediler. Bayram ziyaretine gitmek için kapılarını çaldık, bize kapılarını açmadılar. Daha sonra başka bir vesile ile onlarla telefonla irtibat kurduk. “Dönüş yapacağız” dediler dönmediler. Bizimki bitti. Bizden bu kadar. Onlardan bugüne kadar bir adım gelmedi. Biz bundan sonra HDP’nin kapısını çalmayacağız. Bizim kapımızı çalan olursa, biz bugüne kadar kimseyi kapımızdan kovmadık.
90’lı yıllarda yaşananlardan dolayı, Kürtler nasıl helalleşecek Kürtler? Kim, kimden özür dileyecek?
80’li -90’lı yıllarda 17 bin faili meçhul cinayetten bahsediliyor. Sonra bu 17 binin 15’inin Beka Vadisi’nde gömülü olduğu anlaşıldı. Çünkü kendileri söylediler, mahkeme tutanaklarına geçti. Onlar için kim özür dilemeli? Ya da 90’lı yıllarda, Irak Kürdistan Bölgesi’nde ciddi çatışmalar oldu. Sayıları binlerle ifade edilen can kayıpları yaşandı. Suriye Kürdistan’ında iç savaştan sonra, yine ciddi can kayıpları oldu. Onlarla ilgili bir şey oldu mu? Hep özeleştiri, özeleştiri. Özeleştiri dedikleri şey, hiçbir zaman Kürtlere yönelen namlularından dolayı kendilerine özeleştiri yöneltmediler. Kürt derken kendilerini Kürt kabul ettiler. Onlara göre PKK mensubu olmayan Kürt, Kürt değildir. Ya haindir ya da Kürt değildir. Böyle bir baskı, böyle bir diktatoryal sistem olabilir mi? Baskın güç oldukları müddetçe de bu huylarından vazgeçmeyecekler.
Seküler Kürtler sizden çekiniyor mu?
Bizden çekinmeleri için herhangi bir sebep yok. Biz kendi düşüncemizi hiç kimseye dayatmıyoruz. Sadece yaşadığımız bölgedeki insanlar için değil dünyadaki tüm insanların iyiliğini istiyoruz. Sadece bu dünyada değil, ahrette de insanların iyiliğini istiyoruz. Herkes, ister ki, bütün insanlar onun gibi inansın. Ama bunu dayatarak yapamazsınız. Güzel bir dil ile anlatırsınız. Biz Müslümanız, AllahûTeâlâ Musa’yı ilahlık iddiasında bulunan Firavun’a bile gönderirken, “Git ona güzel bir dil ile söyle” demiştir.
Erken seçim tartışmaları gündemde. Neredeyse her gün konuşulup tartışılıyor. Erken seçim olur mu?
Mümkündür. Hangi şartlarda mümkündür. Hükümet mütemadiyen açıklıyor, Sayın Cumhurbaşkanı da açıklıyor. Seçim zamanında olacak diye. Hangi şartlarda sandık gelir. Bu son günlerde yeni bir tartışma var. 3’üncü kez Cumhurbaşkanı adayı olabilir mi olamaz mı diye. Benim kanaatim seçim yaklaştığında bu tartışmalar ısınacak. Bu tartışmalar ısındığında meşruiyet tartışması olmaması için AK Parti grubu MHP ile birlikte diğer partilere “Buyurun siz erken seçim istiyordunuz. Erken seçime gidelim” diyebilir. Bunun dışında erken seçime gidilmesi çok zayıf bir ihtimal. Çünkü şuan ekonomik tablo çok iyi değil.
HÜDAPAR seçimde ne yapacak?
Bizim için fark etmiyor. Biz her an seçime hazırlıklıyız. Parti olarak seçime gireceğiz.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde tavrınız ne olacak?
Bizim tabanımızla istişarelerimiz devam ediyor. Bazı bölgelerden gelen anket sonuçlarına bugün baktım. Diğer bölgelerden peyderpey geliyor, bakıyoruz. Onları değerlendiriyoruz. Tabanımızın sesine kulak veriyoruz.
İttifaklardan birine destek verecek misiniz?
Herhangi ittifaka angaje olma durumumuz yok. Açıkladığımız bazı ilkelerimiz var. O ilkelere uygun herhangi bir ittifakta yer almamız mümkündür. Kırmızı çizgilerimizin çiğnenmediği herhangi bir ittifakta yer alabiliriz.
HDP’nin yer aldığı bir ittifakta yer alır mısınız?
Kırmızı çizgilerimizin çiğnenip çiğnenmediğine bağlı. Kamuoyu bu çizgileri biliyor. Kimin bu çizgileri çiğnediği de belli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.