HDP: Sürecin geleceği konusunda hükümet tek başına karar veremez

HDP: Sürecin geleceği konusunda hükümet tek başına karar veremez
Hükümet sözcüsü Bülent Arınç'ın çözüm sürecini kast ederek, "sürece mecbur ve mahkum değiliz" sözlerini değerlendiren HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, sürecin arkasındaki toplumsal desteğe, süreci yürüten tarafların iradesine dikkat çekerek, "Tek başına

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise, "Hükümet olmasa bile bu toplum barışa ve çözüme mecbur ve mahkumdur. Sürecin alternatifi çatışma ve ölümdür biz bunu istemiyoruz" sözleriyle Arınç'ın söylediklerine tepki gösterdi.Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Bülent Arınç'ın dünkü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra "Biz çözüm sürecine mecbur ve mahkum değiliz" sözleri tartışmaları da beraberinde getirdi. Açıklama hükümetin "süreci bitirme" tehdidi olarak algılanırken, hükümetin bu konuda alternatifinin ne olacağı tartışmaları da başladı. 


Hükümet sözcüsü Arınç'ın açıklamalarına çözüm sürecinin bir diğer tarafı olan HDP'den tepki geldi. Arınç'ın açıklamalarını, "güvenlikçi bakış açısı" sözleriyle değerlendiren HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, "Bu süreci bitirme konusunun sadece hükümetin kararn verebileceği bir konu değil. Ayrıca ona bırakılmayacak kadar kadar büyük ve önemli bir süreçtir" diye konuştu. Buna gerekçe olarak toplumun sürece verdiği desteği gösteren Kürkçü, "Çünkü toplum büyük ekseriyetiyle bu sürecin etrafında ve angajedir. STK'lar bu sürecin etrafında birleşmiştir. Kürt özgürlük hareketi bütün bileşenleriyle bu süreci yürütmektedir. Dolayısıyla bu sadece Arınç'a kalmış bir konu değildir, onun karar verilebileceği bir konu değildir. Aynı zamandan sürecin başlatılmasına baktığımızda da bunun bir devlet politikası olduğunu görüyoruz. O yüzden, bitirdim bitirecem açıklamalarıyla mütenasip değil" şeklinde konuştu. 

Hükümetin, "Kamu düzeni mi çözüm süreci mi" ikilemiyle hareket ettiğini belirten Kürkçü, "Bunların ikisinin karşı karşıya konulamayacağına inanıyoruz" dedi. "Başarılı ve hakiki bir çözüm süreci kamu düzenini korumanın da fırsatı ve imkanıdır" diyen Kürkçü, "Hakikaten bir çözüm süreci yürütmeye niyetli ve irade sahibi olup olduğumuza bakmamız lazım. Bizden doğru böyle bir irade var" şeklinde konuştu. Hükümeti, "Bu sürecin bir güvenlik sorunu olarak algılanıyor olması bu sürecin üzerinde zedeleyici bir etkiye sahiptir" sözleriyle uyaran ve "İlk büyük dönemeçte dönemi geriye kıvırmanız da irade sahibi bir kamu yöneticisi olmadığınızı gösteriyor" şeklinde eleştiren Kürkçü, "Sürecin halkların yararına olduğunu bildiğimize göre bunun onarılmasında ısrarcı olacağız. Bu sözler çözüm heyetinin telaffuz etmekten kaçınması gereken sözlerdir" diye konuştu. Arınç'ın ne demek istediğini anladıklarının da altını çizen Kürkçü, "bizde diyoruz ki çözüm süreci hükümet sözcüsünün kanaatleriyle kaim değil, bütün toplum bu sürecin etrafında birleşmiştir" şeklinde konuştu. 

CHP: Kendileri olmaya bilir ama bu toplum barışa mecbur ve muhtaçtır

Hükümetinç çözüm süreci açıklamalarına bir tepki de CHP'den geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Arınç'ın "biz sürece mecbur ve mahkum değiliz" şeklindeki açıklamalarının hükümetin aslında başından itibaren Kürt sorunu ve süreç konusundaki yaklaşımını ifade ettiğini belirtti. Tanrıkulu, "Hükümet başından beri bu meseleyi rehin alan bunu siyasi çıkarlarına kurban eden bir yaklaşım ortaya koydular. Dün bunu çarpıcı bir biçimde ortaya koydu Arınç" diye konuştu. Barış ve çözümün Hükümet açısından olmasa da toplum açısından gerekliliğine işaret eden Tanrıkulu, "Kedilerinin düşüncesi bu olabilir, kendileri çözüm sürecinin alternatifi olarak savaşı çatışmayı düşünebilir. Ama Türkiye toplumu, bir arada yaşamak için barışa mahkumdur başka bir alternatifte yoktur. Türkiye toplumu bir bütün olarak barışı onlara (AKP'ye) rağmen inşa edecekler" açıklamasını yaptı. 

Hükümetin "istikrarlı bir şekilde" Kürt sorununda kullandığı gerginlik diline de dikkat çeken ve "Hükümet maalesef ki, uzun zamandır Kürtleri duygu ve vicdan olarak bu toplumdan uzaklaştıran bir dil ve üslup kullanıyor" diyen Tanrıkulu, bunun de yeni olmadığını Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra bunun başladığını ve Kobanê olayları sonrasında da bu gerginlik dilinin zirve yaptığını söyledi. Tanrıkulu, "Kobanê halkının uğradığı katliamları görmezden gelen bir yaklaşım sergilediler ve vicdan sahibi herkesin vicdanında da mahkum oldular" dedi. Kobanê sonrasında yaşanan olayları da hükümeti "yarattıkları ama yönetemedikleri olaylar" sözleriyle eleştiren Tanrıkulu, hükümetin bunu fırsat bilerek yeniden çatışmacı, kutuplaştırıcı bir durum yaratmak istediğini söyledi. Tanrıkulu, yaşanan son gelişmeleri de işaret ederek şöyle konuştu: "Yeniden ölümün-şiddetin egemen olacağı bir toplum istemiyoruz. Şimdi biz olayları sonuçlarına göre de okuruz. Kimin yararınadır, kim bu olaylardan yararlanıyor. Bingöl ve Yüksekova'daki olayları fırsat bilip yeni bir polis ve güvenlik devleti inşa etmeye çalışan bir hükümet var. Bununla esas olarak Kürt meselesini bastırmak için de değil de kendi yoksuzluklarını örtbas etmek için yapmak istiyorlar. Yoksa bu olayları pek ala engelleyebilirlerdi." 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.