HDP, DTK ve HDK’den açıklama
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Hakların Demokratik Kongresi (HDK) ve Kongreya Jinên Azad (KJA) ortak açıklama yaparak, yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
Amed, Suruç, Ankara'da katliamlarının ardından HDP ve Kürtlere ait 400'den fazla iş yerine saldırıldığı hatırlatıldı.
Saldırılara karşılık halkın özyönetim ilan ettiği belirtilen ortak açıklamada, "Gerçekleştirilen topyekun savaş ve katliam girişimlerine karşı halkımız Kürdistan'ın birçok il ve ilçesinde özyönetimlerini ilan ederek meşru savunma direnişlerini geliştirmiştir. Bunun karşısında AKP Devleti tüm ordu ve özel savaş kuvvetleriyle saldırılarını yoğunlaştırmıştır" bilgisi verildi.
Cizre, Silopi, Kerboran, Nusaybin, Derik, Yüksekova ve Sur'da halkın bombalandığı hatırlatılan açıklamada, "Bu saldırılarda ortaya çıkan vahşet, hiçbir savaşta görülmediği gibi İŞİD gibi çeteci örgütün uygulamalarını da geride bırakmıştır" denildi.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"Ağır bombardıman silahlarıyla evler, mahalleler, camiler, tarihi mekanlar yerle bir edilmektedir. Bunun yanında tüm insani değerler ayaklar altına alınmaktadır. Saraya bağlı özel harekatçılar ve askerler kadın, çocuk, bebek, yaşlı demeden onlarca sivil insanımızı acımasızca katletmiş, cenazelerin alınmasına dahi izin verilmemiştir. 60 yaşındaki ananın Silopi'de bir hafta boyunca tüm dünyanın gözü önünde cenazesi sokak ortasında bırakılarak, keskin nişancılar tarafından alınması engellenmiş ve bu kentlerde halen onlarca sivile ait cenaze aynı muameleye tabii tutulmuştur. Üç aylık Miray İnce adlı bebek ve dedesi Ramazan İnce, Cizre'de devletin özel harekât birliklerince katledildiler. Miray bebek ve dedisi polise haber verilmesine rağmen beyaz bayrakla hastaneye giderken, dedesinin kucağında, özel harekat timleri tarafından vurulmuşlardır. Saldırılarda şimdiye kadar onlarca Kürt bebeği, dedesi, nenesi, kadını ve genci katledildi. Bu savaşta tamamıyla bir soykırım politikası uygulanmaktadır.
Bir halkın sadece canına, malına kast edilmemektedir. Onuruna maddi ve manevi değerlerine saldırılmaktadır. Yerleşim yerleri, kentler yerle bir edilerek halkımız göçe zorlamaktadır. Tarihi mekanlarımızı yıkarak geçmişimizden koparılmakta; çocuklarımız, gençlerimiz katledilerek geleceğimiz karartılmaktadır. Kadınlar vurularak yaşamımız hedef alınmaktadır. Cenazelerimiz ortada bırakılmaktadır. Mezarlarımız, ibadet mekanlarımız tahrip edilerek maneviyatımıza saldırılmaktadır."
Açıklamada yine saldırının sadece Kürt halkına yönelik olmadığı, Türkiye halklarına ve insanlığa karşı da yürütüldüğü belirtilerek, saldırılara karşı ortak tepki gösterilmesi gerektiği de vurgulandı.
"Başta Kürdistan halkı olmak üzere tüm Türkiye halkları, devrimci demokrat çevreler; ben insanım diyen herkes ayağa kalkmalı, direnişin yanında yer almalıdır" çağrısına yer verilen açıklamada, Sur için ortak eylem çağrısı yapılarak şunlara yer verildi:
"31 Aralık (Perşembe günü) Saat 10:00'da başta Sur, Kerboran, Cizre ve Silopi'deki abluka ve saldırılara karşı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde toplanarak; önce Sur'a ardından da Şırnak'a doğru yürüyüş düzenlenecektir.
Yürüyüşe DTK, DBP, HDP Eşbaşkanları ile HDK Eşözcüleri, KJA, Sivil Toplum Örgütü temsilcileri, Aydınlar, Belediye Eşbaşkanları, Akademisyenler ve sanatçılarda katılacaktır. Türkiye halklarını bu yürüyüşe katılarak güç vermeye davet ediyoruz…" (DİHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.