Gazeteci Müftüoğlu: Bu haksız tutukluluğa son verilmeli
Serhat Özdemir
TİGRİS HABER - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nun duruşması Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesinde duruşması başladı. Müftüoğlu mahkemeye segbisle bağlanarak savunma yapmarken, çok sayıda gazetecide duruşmaya katıldı.
Ayrıca önceki günde tahliye edilen Gazeteci Abdurrahman Gök'te duruşmayı takip ediyor.
SEGBİS’le duruşmaya katılan Dicle Müftüoğlu savunmasını yaptı. Müftüoğlu, savunmasını anadilde yapmak istediğini fakat asimilasyon politikaları nedeniyle Türkçe yaptığını belirterek,
"Musa Anter'den Hrant Dink'e kadar Türkiye'deki gerçekleri ortaya çıkardıkları için katledildiler. Bugün benimle birlikte tutuklu bulunan 63 gazeteci gerçekleri yazdıkları için. Kadınların çocukların sesi oldukları için benim gibi tutuklular. Biz gazeteci olduğumuz için tutukluyuz. Benim hakkımda hazırlanan iddianamede gazetecilik faaliyetlerim, 'terör' faaliyetleri olarak lanse edilmiş. Kopyala yapıştır bir gizli tanık ifadesi var" dedi.
'Dernek faaliyetleri yasaldır'
Müftüoğlu, dernek faaliyetlerinin yasal ve derneğin İçişleri Bakanlığı onaylı olduğuna değinerek, "Ben DFG'nin Eş Başkanıyım. Ve dosyada bu dernekte kriminalize edilmiş. Bu dernek hakkında herhangi bir soruşturma yok. Gazetecilerin mesleklerini daha sağlıklı, daha iyi koşullarda yapabilmesi adına mücadele edilen bir alandır. Derneğimiz aynı şekilde gazeteciler için çeşitli atölyeler düzenliyor. Gazetecilerin ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar düzenliyor. Bu dernek İç İşleri Bakanlığı onaylı bir dernek. Burada yapılan her faaliyet resmidir ve yasaldır" diye konuştu.
'Meslektaşlarımla konuşmalarım örgütsel faaliyet gösterildi'
Dicle Müftüoğlu savunmasının devamında haberlerinin ve telefon görüşmelerinin örgütsel faaliyet olarak, gösterildiğini ifade ederek şunları kaydetti;
"Benim meslektaşlarım ve arkadaşlarım ile yaptığım telefon görüşmeleri 'örgütsel faaliyet' olarak aktarılmış. Benim meslektaşlarımı, arkadaşlarımı aramam kadar doğal bir durum olamaz, sırf iddianemeler dolsun diye ortaya konmuş ibarelerdir bunlar. Diyarbakır Barosu'nda çalışan ve benim aradığım avukatlar ile aynı baz istasyonundan sinyal verdiğim için, bu da 'örgütsel faaliyet' olarak lanse edilmiş. İddianamedeki absürt olan bir diğer şey otel konaklamaları. İki ayrı otel görünüyor. Otelde sadece ben kalmışım gibi görünen bir yanlışlık var ben babam ile kaldım o otelde. Ve bu da yine 'örgütsel faaliyet' olarak aktarılmış, gerçekten aklımın almadığı bir durumdur. Katıldığım bir gazeteci buluşması da dosyada önüme "örgütsel faaliyet' olarak aktarıldı. Herhangi bir örgütsel faaliyet yok. Tamamen mesleki faaliyetlerim, otel konaklamalarım, kentlere gidişlerim, yurtdışına çıkışlarım hepsi gazetecilik faaliyetidir. Her gün insanları dolandıran, kara para aklayan kişileri okuyoruz. Fakat iddia makamı benim hesabımı üniversite yıllarına kadar karıştırıp kız kardeşimin bana para yollaması 'örgütsel faaliyet' olarak önüme kondu. Ben gazeteciyim, senelerdir bu işi yapıyorum. Şu an MA çalışanıyım. Bundan önce DİHA'da çalıştım editörlük yaptım. Adımı Google yazarsanız aleni bir şekilde gazeteci olduğum ortaya çıkacaktır. Bu haksız tutukluluğa bir son verilmeli. Gazetecilik suç değildir" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.