Dünyada yaklaşık 700 milyon insan 43 farklı ülkede su kıtlığı çekiyor
TİGRİS HABER - Yeryüzünde canlı yaşam döngüsünün vazgeçilmez unsuru su kaynakları, iklim değişikliği, aşırı su tüketimi, sulama, enerji ve üretim faaliyetlerindeki yanlış uygulamaların baskısı altında azalırken, dünya genelinde her geçen gün su kıtlığı çeken 700 milyon insana yenileri ekleniyor.
Dörtte üçü sularla kaplı olan ve uzaydan bakıldığında mavi görünen yerkürenin "Mavi Gezegen" diye adlandırılmasına ilham olan su kaynaklarının kısıtlı olması ve aşırı kullanımı dünya üzerindeki yaşam döngüsünü tehdit ediyor.
Su, tatlı su ekosistemlerinin, insanlığın, gıda güvencesinin ve sürdürülebilir kalkınmanın en temel unsuru, yeryüzündeki tüm canlılar için hayat kaynağı.
700 milyon insan su kıtlığı çekiyor
Dünya Doğayı Koruma Vakfına (WWF) göre, dünyanın neredeyse tamamı sularla kaplı olsa da, gezegendeki su kaynaklarının sadece yüzde 2,5'i tatlı su kaynaklarından oluşuyor. Bu suyun yüzde 70'i ise, buz ve kar kütlelerinde saklı.
Dünya yüzeyinin sadece yüzde 1'ini oluşturan tatlı su ekosistemleri aynı zamanda dünya üzerindeki bilinen hayvanların yüzde 10'una ev sahipliği yapıyor.
Su kaynaklarının devamlığı gıda ve enerji güvencesi, ekonomik büyüme, iklim değişikliğiyle mücadele ve biyolojik çeşitlilik kaybının önlenmesi gibi birçok konunun temelini oluşturuyor ancak yeterli ve iyi kalitede suyun varlığı, kentsel kullanım, sulama, enerji ve üretim faaliyetleriyle bağlantılı birçok tehditle karşı karşıya.
Su kaynakları üzerindeki baskının her geçen gün arttığı dünyada yaklaşık 700 milyon insan 43 farklı ülkede su kıtlığı çekiyor. 2,7 milyar insan ise yıl içerisinde en az 1 ay su kıtlığı yaşayan havzalarda yaşamını sürdürüyor.
Dünyada 2 milyar insan kirli su içiyor
Dünyanın farklı bölgelerinde özellikle kadınlar, çocuklar, yerliler ve mülteciler gibi dezavantajlı grupların temiz ve güvenli suya erişimleri kısıtlı.
Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre, dünya genelinde 785 milyon insan temel suya erişim hizmetlerinden yoksun ve bu insanların 144 milyonu, içme suyunu hijyen açısından en düşük düzeydeki "yer üstü" sularından karşılıyor.
Dünyada en az 2 milyar insan kanalizasyon suyu karışmış içme suyu kullanıyor ve bu durum onları kolera, dizanteri, tifo ve çocuk felci riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
Öte yandan, en az gelişmiş ülkelerdeki sağlık tesislerinin yüzde 22'sinde su hizmeti yok. Bu sağlık tesislerinin yüzde 21'inde sıhhi temizlik hizmeti ve yüzde 22'sinde de atık yönetimi hizmeti bulunmuyor.
Küresel su kullanımı son 100 yılda 6 kat arttı
Birleşmiş Milletlerin (BM) mart ayında "iklim ve su değişikliği" temasıyla yayımladığı Dünya Su Gelişim Raporuna göre, küresel su kullanımı son 100 yılda 6 kat arttı ve artan nüfus, ekonomik kalkınma ve değişen tüketim kalıplarının sonucu olarak yılda yaklaşık yüzde 1 oranında büyümeye devam ediyor.
Dünyanın 2030 yılına kadar yüzde 40 oranında küresel su açığıyla karşılaşabileceğine ilişkin bir çalışmaya da yer veren raporda, geçen 100 yılda dünyanın, doğal sulak alanlarının yarısını ve bununla birlikte önemli sayıda tatlı su türünü kaybettiği belirtildi. Raporda, sulak alanların kayıp oranının, ormanlarınkinden üç kat daha fazla olduğu kaydedildi.
Suyun tükenmesinin ve kirlenmesinin, biyolojik çeşitlilik kaybı ve ekosistem bozulmasının başlıca nedenlerinden biri olduğu vurgulanan raporda, bunun ekosistem direncini azalttığı, toplumları iklim ve iklim dışı risklere karşı daha savunmasız hale getirdiği belirtildi.
Su kaynaklarının kıtlığı göç ve çatışmalara da yol açıyor
Küresel ısınmanın ve diğer çevresel faktörlerin suyun üzerindeki etkisi doğal afetleri de tetikliyor.
Rapora göre, 1995-2015 dönemindeki kuraklık, doğal afetlerin yüzde 5'ini oluşturdu. Bu durum 1,1 milyar insanı etkiledi, 22 bin kişinin ölümüne yol açtı.
Yağış, kuraklık ve sellerden ekonomik refahın da etkilendiğine ve bunun göç dalgalarına ve çatışmalara yol açtığına dikkati çeken rapora göre, 2017'de 135 ülke ve bölgede 18,8 milyon insan afetler nedeniyle yer değiştirmek zorunda kaldı.
Dünya Ekonomik Forumuna göre de, 2014'ten bu yana gerçekleşen hava olayları olasılık açısından birinci veya ikinci küresel risk oldu. Su krizleri ise, etki açısından bu listede ilk beşte yer aldı. (AA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.