VİDEO - Diyarbakırlı yapımcının Yeşilçam’a uzanan hikayesi
Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - ‘Hayalimiz Sur’dan dışarı çıkamıyordu’ diyen Emin Diril genç yaşında İstanbul’un yolunu tutar. Yeşilçam’a adım atar. Dizilerde kimi roller alır. Diyarbakır’da ‘Girdap’ Lice’de ‘Kofikler Çetesi’ filmlerini çeken Diril Yeşilçam’dan Sur’a uzanan maceralı yaşam öyküsünü Tigris Haber’e anlattı.
Diyarbakır Sur’da dünyaya gelen Emin Diril Cumhuriyet ilkokulunu bitirdikten sonra, mahalle ilişkileri onu sıkmaya başlar. ‘Hayalimiz Sur’dan dışarı çıkamıyordu’ diyen Diril İstanbul’a gitmenin hayallerini kurmaya başlar. Arkadaşlarıyla konuşmalarında İstanbul’a gidersem hayatım değişir diye düşündüklerini söyler. Arkadaşlarıyla yaptığı bu yönlü sohbetlerden sonra annesinden izin isteyerek İstanbul’a gitmek istediğini söyler. Annesi izin verir ve orada dayılarının yanlarına gitmesini söyler. İstanbul hayaliyle Diyarbakır’da birkaç ay geçirdikten sonra İstanbul’a dayılarını yanına gider.
Sette ilk deneyimi ve unutamadığı anısı
İstanbul’a dayılarının yanına giden Diril bir süre Beyazıt Kapalı Çarşıda çalışır. Dayısıyla İstanbul’u gezerken yolunun Yeşilçam dünyasıyla kesişir. Diril o süreci şöyle anlatır;
“İstanbul’da dayılarımla gezerken Taksim’de güzel bir mekân büyük bir çay ocağı vardı. Her Taksim'e gidişimizde orası hep dikkatimi çekiyordu. Oranın ünlüler kıraathanesi olduğunu ve Erol Taş işletiyordu. Film ve diziler için figüranlar lazım olduğunda buradan götürüyorlardı. Burada bazı oyuncularla tanıştım. Bana senden güzel oyuncu çıkar diyenler oldu. Çay içerken biri bana; ‘Yakışıklı, bir baksana’ Dedi. ‘Buyur abi’ dedim. ‘Figüranlık yapar mısın’ Dedi.’Tabii ki, niye yapmayayım. Ama nasıl yapıldığını bilmiyorum’ Dedim. ‘Onu biz sana öğretiriz’ Dedi. Elini omzuma atarak birlikte gittik. O zaman bir çekim yapıyorlardı. Tekneden iniş yapan genç asker olarak görüntüde yer alacaktım.
Hayatımda ilk defa bir kamera ve ilk defa sinema seti görüyordum. Böyle bir atmosferle karşı karşıya geliyor ve ne yapacağımı bilmiyordum. Sonuçta çocuk yaştayız. Dayım merak ettiği için telefonla aradı.’Neredesin’ Dedi. ‘Dayı çekimdeyiz’ Dedim. ‘Oğlum sen ünlü mü olacaksın? ‘
‘Bakalım kısmetse’ Dedim. Dayım sete geldi. Tekneden denize atlarken beni öyle sırılsıklam görünce; ‘Oğlum sarhoşmuşsun, senin ne işin var suda’ diyerek film çekilen sete girdi. Film yönetmen yardımcısı bağırarak, ‘Beyefendi oradan hemen çıkın’ Diye bağırınca, dayım da neye uğradığını şaşırarak, ‘O, yeğenimdir’ Dedi. Böylece dayımın setin ortasına dalmasıyla çekimler o gün için bitti ve ertesi gün devam etti. Daha ilk oyunculuk işimde böyle bir durumun yaşanması özel bir anı olarak kaldı.
Böylece o ortamlara takılmaya başladım. Bana iki senaryo verdiler, onları okudum. Fakat annemin rahatsızlığından ötürü bu çekimlere gidemedim.”
Dizi ve filmlerde roller üslenmeye başlıyor
“1999'da Mehmet Ali Erbil ile tanıştım. ‘Keloğlan Kara Prense Karşı’ sinema filminin çekildiğini öğrendim ve onlarla birlikte sinemaya ilk adımımı attım. Mehmet Ali Erbil ile ‘Keloğlan Kara Prense Karşı’ da, masmavi bir kostümle bir rolüm oldu. Nükhet Duru ile de küçük de olsa bir sahnede yer aldım.
Diyarbakır’a dönüş
“Sonra Diyarbakır'a geldim. Diyarbakır'da, ‘Sultan’ dizisinde Nurgül Yeşilçay’ın başrol oynadığı ve çekimlerinin Diyarbakır’da yapıldığı dizide bana avukat rolü vermişlerdi. O ara bir rahatsızlığım oldu, hastaneye gittim. O ara bu rolü İstanbul’dan gelen başka bir arkadaşa veriyorlar. Hastane dönüşümde bana koro hocası rolünü verdiler.
Diyarbakır’da çekilen ‘Girdap’ filmi
İstanbul'daki birçok ünlü sinema sanatçısıyla tanıştım. Kemal Sunalın amcasının oğlu Halit Sunal’la, Hasan Yıldız abimizde tanıştık. Hasan Yıldız’la Diyarbakır'da bir sinema filmi çekmek istiyordum. Bu fikrimi ona anlattım. Diyarbakır'da sinema açısından en azından bir ilke adım attığımızı düşündüğümüz, yapımcılığını üstlendiğim, konusu şimdi çok yaygın olan bahis’i işleyen ‘Girdap’ adlı bir sinema filmi çektik. Yeterli olanak ve ilişkilerimiz olmadığı için bu filmi gösterime sokamadık. Film hala elimizde bekliyor.
Lice’de ‘Kofikler Çetesi’ kovboy filmi
Bu film bittikten sonra Kemal Sunalın yeğeni Halit Sunal’la tanıştım. Halit Sunal’la Lice’de ‘Kofikler Çetesi’ adlı komedi tarzında kısa metrajlı bir kovboy filmi çektik. Filmde leğende yıkanma sahnesi vardı. O sahneyi kime söylediysek kıyafetle yıkanan pek kimse olmadı. Benim de aklıma çocukluk yıllarımızda annelerimizin leğenin içerisinde bizi yıkaması geldi. Ben de elbiseyle leğenin içerisine girdim. ‘Kofikler Çetesi’nde leğenin içerisinde yıkanan, aldatılmış adam rolünü oynadım. YouTube'da filme ilişkin tanıtım videosu var.
‘Diyarbakır Yeşilçam Ajans ve Prodüksiyon’ şirketi.
2020’da ‘Diyarbakır Yeşilçam Ajans ve Prodüksiyon’ diye bir şirket açtım. Bircan Kerem, özgüven, beden dili üzerine eğitimler vermeye başladı. Bu arada pandemi süreci başlayınca şirketi kapatmak zorunda kaldık.
Şirketimizi kapattıktan sonra Hercai'de dizisine bir takım ekip arkadaşları götürdüm. Büyük setler nasıl olur? Set içerisinde oyunculuk, kamera önü ve arkası eğitim vermeye başladılar.
Başka illerden zaman zaman oynamak ister misin? Diye telefonlar geliyor. Böyle birçok filme gittim ama her zaman ekonomik sıkıntılardan veya aile ilişkilerinden dolayı her zaman bu tekliflere olumlu yanıt veremiyoruz. Bazen sahne arkası veya organizasyonlara da yardımcı olmaya çalışıyorum.
Yeşilçam'dan sonra şimdi dükkânda tespihle uğraşıyorsunuz. Bu işe geçiş nasıl oldu?
Bir dönemden sonra maddi imkân gerekiyor. Bu benim ek işim. Tesbih, gümüş yüzükler, küpeler, eski obje parçalar, hediyelik eşyaların alım satımını yapıyorum. Bu iş baba mesleğinden kalma bir olay. Babadan kalma bu mesleği de bu arada devam ettiriyorum. Sinema teklifleri olduğunda gidiyorum. Eski ürünlerle ilgilenmeyi ve uğraşmayı çok seviyorum.
Yeşilçam’ın havasını kokladınız, dizilerde yer aldınız. Bu sizin yaşamınızda ne tür değişiklikler yaptı?
Sinema hayatı çok farklıdır. Özgüven duygusunu geliştiriyor. Sahne ve sahne arkasında olmak, kamerayı görmek çok farklı bir heyecan, BU duygu sizi sarıyor. Ünlü bir insanın karşısına çıktığınız zaman kendinizi nasıl ifade edeceksiniz. Bunun heyecanı apayrıdır.
Aile ve çevrenizin tepkileri nasıl oldu?
Bir gün abim aradı, ‘Emin sen sinema sektörüne girmişsin. Hayırdır. Ne yapıyorsun? Ünlü olacağın da bizim başımıza aktör mü olacaksın? Dedi.
Bir aksam abim, ‘Biz de gelip senin yanında oynar mıyız? Bizi de yanına alır mısın? Diyordu.
Diyarbakır doğal ve tarihi bir platforma sahip
Diyarbakır'ın tarihi ve coğrafya ve güzelliklerini dikkate aldığımızda sinema ve dizi sektörü bunu yeterince değerlendirebiliyor mu?
Diyarbakır'ın gerçekten çok harika bir atmosferi var. Doğal ve tarihi bir platforma sahip, adeta bir sinema ya da diziler için tasarlanmış görünüme sahip bir kent. Kültür, tarih, inanç ve doğa açısından çok zengin bir yer. Çin Seddi’nden sonra dünyanın en büyük surlarına sahiptir. Birçok hanlar, hamamlar, konaklar var ve bunlar görsel açıdan da çok büyük bir zenginlik sunuyor.
Diyarbakır dizi ve filmlerde yeterince kullanılmasının kente katkısı büyük olacaktır. Kentin tanıtılması iş ve istihdam yaratılması açısından da olumlu havanın oluşmasına katkı sunacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.