Diyarbakır Barosunun Narin davasıyla ilgili 46 sayfalık savunması: ‘Soruşturma aşamasında ihmal var’

Diyarbakır Barosunun Narin davasıyla ilgili 46 sayfalık savunması: ‘Soruşturma aşamasında ihmal var’
Diyarbakır Barosu'nun Narin Güran cinayetiyle ilgili esas hakkındaki mütalaaya dair mahkemeye sunduğu 46 sayfalık savunmaya Tigris ulaştı.

Ardıl BATMAZ

TİGRİS HABER - Narin Güran cinayetinin üç gün süren karar duruşmasında sanıklar Yüksel Güran, Enes Güran ve Salim Güran ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, Nevzat Bahtiyar ise 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Diyarbakır Barosu’nun, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu 46 sayfalık savunma dilekçesine Tigris ulaştı. Baro tarafından sunulan dilekçede, kolluk görevlilerinin soruşturma aşamasındaki ihmallerinden Güran Ailesinin süreci nasıl yönlendirmeye çalıştıklarına. çelişkili ifadelerden daraltılmış baz raporunun doğruluğuna kadar birçok hususa değinildi.

Dilekçede, Diyarbakır Barosu’nun davada 'katılan' sıfatıyla bulunmasına dair yapılan değerlendirmede, "Diyarbakır Barosunun yargılama sürecinde, en temel hakkı olan yaşam hakkı ihlal edilen Narin'in faillerinin tespiti, yargılanması ve cezalandırılması için ortaya koyduğu hukuki mücadele ile aile bireylerinin önemli ölçüde şüpheli konumunda yer almaları gözetildiğinde, katılma talebinin kabulü hukuki açıdan yerinde ve benzer davalar açısından da emsal nitelikte önemli bir karar olmuştur" denildi.

KOLLUĞUN EKSİKLİKLERİ

Soruşturma sürecinde kolluğun eksikliklerine dair Diyarbakır Barosu'nun tespitlerişu şekilde: "Soruşturma kapsamında elde edilen verilere göre; şüpheli/sanık konumunda olanlar, aile bireyleri ve köy sakinleri yanıltıcı nitelikte bilgiler vermişler, Narin'i en son saat 17.40 sıralarında gördüklerini belirterek arama kurtarma çalışmalarını manipüle edici nitelikte yönlendirmelerde bulunmuşlardır. Adli kolluk tarafından, şüpheli aile bireylerinin beyanları esas alınmıştır. Soruşturmanın ilk evresinde bu beyanlara göre araştırma yapıldığından; 19 gün süren ve önemli ölçüde delillerin kaybettirilmesine sebebiyet veren bir süreç yaşanmıştır. Narin’in kaybettirildiği 21 Ağustos 2024 tarihi ve sonraki süreç itibariyle, arama çalışmalarında bulunan başta Diyarbakır İl Jandarma Komutanı olmak üzere jandarma personellerinin, çocuğa ilişkin konularda ve özellikle kayıp çocuk vakalarında uzman olmadıkları halde bu vakıaya dâhil olmaları, işleri olduğundan daha da karmaşık hale getirmiştir. Nitekim İl Jandarma Komutanının, 28 Ağustos 2024 tarihinde yaptığı basın açıklamasındaki beyanları ve sonraki süreçte yaşananlar; kayıp çocuk vakıasında görev alan jandarma personellerinin bu alanda uzman olmadıkları, dolayısıyla sürecin hatalı ve eksik yürütülmesine sebebiyet verdikleri görülmektedir. Esasen Narin’in kayıp ihbarı üzerine başlayan tahkikat sürecinin ilk anlarında dahi Narin’in ölümüne ilişkin şüpheler bulunmakta idi. Nitekim bir bütün olarak aile bireylerinin ve köy sakinlerinin şüpheli ve/veya bilgi sahibi olarak beyanlarının alınması ve arama kurtarma faaliyetinde bulunmalarının engellenmesi gerekirken, bugün dosya şüphelisi olan ve tutuklu bulunan kişilerin arama faaliyetlerinin içinde yer aldıkları, arama faaliyetlerini manipüle ettikleri ve delillerin kaybedilmesine sebebiyet verdikleri görülmektedir. Kaldı ki, 8 kişinin delilleri gizleme, saklama ve kaybettirme ve suçluyu kayırma suçlarından tutuklu olmaları da bu hususu doğrulamaktadır. Otopsi sonrası çıkan biyolojik, kimyasal ve patolojik raporlar incelendiğinde, DNA örneklerinin bulunamayışı ve bulunması muhtemel DNA örneklerin yapısının bozulması, delillerin organize bir şekilde kaybettirilmesinin amaçlandığını göstermektedir. Ne yazık ki, kolluk bu süreçte şüpheli konumundaki kişileri mağdur olarak değerlendirmiş, bu kişilerden alınan bilgilerle arama çalışmalarını yürütmek suretiyle, arama çalışmasının sonuçsuz kalmasına doğrudan etki etmiş ve Narin’in cansız bedeninin kaybettirilmesi ile olayın oluş şekli ile faillerin tespitine yarar şekilde delillerin kaybolmasına ihmal ve ya kasten katkıda bulunmuştur."

MÜŞTEREK FAİLLİK

4 sanığın da olay günü ve saatinde Arif Güran’ın evi ve civarında olduğu belirtilen baro savunmasında, sanıkların tamamının 'müşterek fail' olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilerek dilekçede şu ifadelere yer verildi:

"Olay günü sanıklar Enes Güran'ın, Salim Güran'ın, Yüksel Güran'ın ve Nevzat Bahtiyar’ın olay saatinde Arif Güran’ın evi ve civarında bulundukları hususunun daraltılmış baz analiz raporu ve bilirkişi raporuyla tespit edildiği ayrıca 28/11/2024 tarihli ulusal kriminal büronun raporu ile de desteklenen ahır-ev bölgesinde olay saatinde gerçekcanlı hareketleri mevcut olup Narin Güran’ın da ahır-ev bölgesine ulaştığının belirlendiği bu bağlamda sanıkların olayın sonuna kadar zaman ve mekan birlikteliği içerisinde oldukları ve bu eyleme taraftar olmadıklarını gösterecek şekilde engelleyici bir irade ortaya koymadıkları gibi fikir ve eylem birlikteliği içerisinde hareket ederek bildikleri gerçeği açıklamamak suretiyle Narin Güran'ın öldürülme saikinin kesin bir şekilde belirlenememesine sebebiyet vererek iştirak iradelerini ortaya koydukları, kasten öldürme suçunun işlenmesinde suçun icrasını kolaylaştırma iradeleri yanında suçun işlenmesi sonrasındaki tutumları da göz önüne alındığında Narin Güran'ı boğmak suretiyle ölümüne sebebiyet verdikleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri anlaşılmakla” şeklindeki değerlendirmesine iştirak etmekteyiz."

'SALİM GÜRAN KENDİ LEHİNE SONUÇ YARATMA GAYESİNDE'

Olay gününe ait Salim Güran’ın telefonunda bulunan ses kaydı programındaki bazı görüşmelerin silinip bazılarının silinmemesine ilişkin baronun değerlendirmesinde, Salim Güran'ın kendi lehine sonuç yaratma gayesi içerisinde olduğu değerlendirildi:

"Salim Güran, telefonundaki ses kayıtlarını aynı gün içerisinde yukarıda listelendiği üzere bir kısmını tutmuş bir kısmını ise silmiştir. Salim Güran, “Ben zaten önceden de sürekli kayıtları silerim, kimini silmem, kimini silerim, olay tarihi ve sonrasındaki kayıtların bazılarını silmem de normaldir” diyerek olay tarihindeki ve sonrasındaki kayıt tutmama ve silme haline kendince inandırıcılık kazandırmayı amaçlamaktadır. Bazı ses kayıtlarını silmemesindeki temel amaç ise kendi lehine olacak ses kayıtları ile kendisi lehine bir sonuç yaratma gayesidir. Yine silinmeyen görüşmelerin bazılarının karakol ile yapılan görüşme olması bazılarının ise Narin’i arayan kişilerin nereye bakacağı konusunda yönlendirmeler içermesi nedeniyle yine kendisinin olayla bağlantılı olmadığını ve yeğenini aramak ve bulmak için büyük bir çaba içinde olduğunu kanıtlamaya yönelik delil elde etme, yaratma amacı taşıdığı görülmektedir. Yine silinmeyen ses kayıtlarından bazılarında, olayı öğrenmek veya geçmiş olsun dileklerinde bulunmak için arayan kişilerle yaptığı görüşmeleri silmemesi ise yine olaydan bihaber olduğu izlenimi vermek ve ses kaydının ortaya çıkması halinde kendisinden şüpheyi uzaklaştırma ve şüpheleri başka tarafa yönlendirme, insanları da başka yöne kanalize etmek için aslında ilk andan itibaren bir plan yapmaya ve bunu hayata geçirmeye başladığını anlıyoruz. Bazı telefon görüşmelerinde aileden gençlerle Narin’in nerede nasıl aranacağı vb. ile ilgili görüşmeler yaptığı anlaşılıyor ve gerek bu telefon görüşmeleri gerekse de ses kayıtlarının silinmemesi de bilinçlidir. Narin kaybolması ile ilgili konuşmaların bazılarında arayıp soranlara “görmüşler bakkala gitmiş gelmiş, okulun oraya gitmiş gelmiş” gibi birilerinin gördüğü ile ilgili de konuşup bazı senaryolara zemin hazırlamaya başladığı ve daha sonrasında ifadesi alınan insanlara ve Maşallah’ın kızları ile bazı kimselere, Narin’i gördükleri konusunda yönlendirmeye de zemin hazırladığını görüyoruz. 21.08.2024 teki ses kayıtlarından silinmeyen kayıtlar saat 18.28 de 04 saniyelik görüşmeyle başlayan ve sonrasında yapılan görüşmeleri kapsamaktadır. Bu görüşmeler de ya kollukla ya arayıp geçmiş olsun dileklerinde bulunanlar ya da arama çalışması yapan akrabalar ile ve kızının arayıp tarafına olayla ilgili haber vermesi ve DSİ den arayan Reşat isimli kişiyle olanlar silinmemiştir. Ses kayıt programın 22.08.2024 günü saat 24.00’de kayıt sistemi devre dışı bırakılmıştır."

'NEVZAT TEHDİTLE DEĞİL BİLİNÇLİ HAREKET ETTİ'

Sanığın salt bir tehditle eylemi yapmadığı, planlayarak ve bilinçli hareket ettiği belirtilen savunmada, "Sanık beyanlarına göre; 8 yaşındaki bir çocuğun bedeninin gömülmesi teklifi karşısında sanık tereddüt etmeden teklifi kabul etmiş, büyük bir soğukkanlılıkla bu eylemleri icra etmiştir. Sanığın ifadelerinin aksine sanık bu durumdan en küçük bir rahatsızlık duymamış, endişe dahi yaşamamıştır. Sanık Nevzat, Narin'in cesedini gömdükten sonra hiçbir şey olmamış gibi baldızının evine gitmiş, çay içerek hayatına devam etmiştir. Sanık hiçbir aşamada gerçek bir pişmanlık duymamıştır. Sanığın salt bir tehditle bu olaya karışmış olma ihtimali bulunmadığından sanık olayın başından itibaren iştirak iradesiyle öldürme eylemi üzerinde hâkimiyet kurmuştur" denildi.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.