DEM Partili Eren’den ‘Ana dil” için Meclis araştırması talebi

DEM Partili Eren’den ‘Ana dil” için Meclis araştırması talebi
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, Kürtçenin kamusal hizmetlerde kullanımının güvenceye alınması ve bu doğrultuda gerekli yasal ve anayasal değişikliklerin yapılabilmesi amacıyla meclis araştırması talep etti.

TİGRİS HABER - Eren, TBMM Başkanlığına verdiği meclis araştırması talebinde şunları dile getirdi,

“Türkiye’de Kürt sorunu, tarihsel süreç içerisinde değişen yönetimler ve politikalarla biçimlenmiş, ancak özü itibarıyla çözümsüz bırakılmış en temel toplumsal meselelerden biri olmaya devam etmektedir. Bu sorunun en kritik bileşenlerinden biri, Kürtçeye yönelik baskılardır. Osmanlı’nın merkeziyetçiliği güçlendirme hamleleriyle başlayan denetim süreci, Cumhuriyet’in kuruluşu ile birlikte asimilasyoncu bir karakter kazanmış; 1980 darbesiyle baskılar zirveye çıkmış, 2015 sonrası ise devletin güvenlikçi politikaları çerçevesinde yeniden sertleşmiştir.

Dilin bireyin düşünsel gelişiminde, toplumsal aidiyetinde ve kimlik inşasında belirleyici bir unsur olduğu açıktır. Bir halkın anadilini kamusal alanda kullanmasının engellenmesi, yalnızca bireysel bir hak ihlali değil, aynı zamanda toplumsal bütünleşmeyi bozan, kuşaklar arası kültürel aktarımı sekteye uğratan bir politikadır. Türkiye’de Kürtçeye yönelik yasaklar, eğitimden siyasete, yargıdan basın ve sanata kadar her alanda sistematik olarak uygulanmış, Kürt halkının anadilini kamusal yaşamdan dışlayan bir anlayış hâkim olmuştur.

Bu bağlamda, Kürtçeye yönelik yasakların tarihsel arka planı, günümüzde devam eden kısıtlamalar ve bu baskıların toplumsal, kültürel ve hukuki sonuçlarının detaylıca araştırılması; anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması, Kürtçenin kamusal hizmetlerde kullanımının güvenceye alınması ve bu doğrultuda gerekli yasal ve anayasal değişikliklerin yapılabilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını talep ederim.”

Serhat Eren, Meclis araştırma önergesi gerekçesinde ise şunları ifade etti;

“Dil, bireyin dünyayı algılama biçimini ve kimliğini inşa eden en temel unsurdur. Anadilinden koparılan bireylerin düşünsel gelişimi, kendini ifade etme becerisi ve toplumsal aidiyeti ciddi biçimde zarar görmektedir. Kürtçeye yönelik yasaklar ve baskılar ise yalnızca bireysel düzeyde değil, toplumsal ve kültürel bir bütünlük içerisinde ele alınması gereken bir mesele olarak varlığını sürdürmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde merkeziyetçiliğin güçlenmesiyle birlikte Kürtçeye yönelik ilk kısıtlamalar ortaya çıkmış, 1839 Tanzimat Fermanı ve 1856 Islahat Fermanı ile yerel yönetimlerin yetkileri sınırlandırılmış, Kürtçe eğitim giderek azalmıştır. 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle Kürt kimliği tamamen reddedilmiş, 1924 Anayasası’nda Türkçenin tek resmi dil olarak kabul edilmesiyle Kürtçenin kamusal alanda kullanımı yasaklanmıştır. 1925 Şeyh Said İsyanı sonrasında yürürlüğe konulan Takrir-i Sükûn Kanunu ile Kürtçe basın-yayın faaliyetleri durdurulmuş, Kürtçeyi kamusal alanda konuşanlar cezalandırılmıştır.

Bu yasaklar yalnızca dilin eğitim, medya ve siyaset alanındaki kullanımını engellemekle kalmamış, günlük yaşamın her alanına nüfuz etmiştir. 1980 darbesi ile birlikte Kürt kimliğine ve diline yönelik baskılar zirveye ulaşmış, 1983’te çıkarılan 2932 sayılı yasa ile Kürtçenin konuşulması, yazılması ve öğretilmesi tamamen yasaklanmıştır. Diyarbakır Cezaevi’nde Kürtçe konuşan mahpuslar ağır işkencelerle karşılaşmış, anadillerinde iletişim kurmaları dahi suç sayılmıştır. Bu dönemde Kürt çocukları, eğitim sisteminde anadillerinde eğitim alamadıkları için akademik başarısızlığa mahkûm edilmiş, psikolojik ve sosyolojik travmalar yaşamıştır.

1990’lı yıllarda Kürtçe üzerindeki baskılar "düşük yoğunluklu savaş" konsepti çerçevesinde sürdürülmüş, Kürtçe konuşan milletvekilleri hapsedilmiş, Kürtçe yayın yapan gazeteler kapatılmış, Kürtçe şarkılar yasaklanmış ve Kürt kimliğini savunan yüzlerce aydın faili meçhul cinayetlere kurban gitmiştir. 2000’li yıllarda Avrupa Birliği uyum süreci kapsamında Kürtçeye yönelik bazı kısıtlamalar kaldırılmış gibi gösterilse de devletin temel yaklaşımı değişmemiştir. TRT Kurdi gibi kanalların açılması, Kürtçe üzerindeki baskıları sona erdirmemiş; Kürtçenin eğitim dili olması yönündeki talepler sürekli ertelenmiş ve engellenmiştir.

Özellikle 2015 sonrası süreçte, devletin güvenlikçi politikalarıyla birlikte Kürtçeye yönelik baskılar yeniden artmış, kayyım atanan belediyelerde Kürtçe tabelalar kaldırılmış, Kürtçe eğitim veren kurumlar kapatılmış, Kürtçe tiyatro oyunları yasaklanmış, Kürtçe akademik çalışmalara yönelik engeller yoğunlaşmıştır. Kürtçeye yönelik baskılar mahkemelerde de sürmüş, Kürtçe savunmalar "bilinmeyen dil" olarak kayıtlara geçirilmiş, kamu hizmetlerinde Kürtçe konuşan vatandaşlara yönelik ayrımcı uygulamalar yaygınlaşmıştır.

UNESCO’nun Kürtçeyi "unutulmaya yüz tutmuş diller" arasında göstermesi, anadil üzerindeki baskıların yarattığı tahribatı gözler önüne sermektedir. Dil kurumları, kültürel dernekler ve Kürtçe eğitim için mücadele eden sivil toplum örgütleri, anadillerini koruma mücadelesine devam etse de devletin tekçi politikaları Kürtçenin kamusal alandaki varlığını her geçen gün zayıflatmaktadır. Anadil üzerindeki baskılar yalnızca bir dilin yasaklanmasıyla sınırlı değildir; toplumsal barışın zedelenmesine, kültürel çeşitliliğin yok edilmesine ve Kürt halkının demokratik haklarının gasp edilmesine neden olmaktadır. Kürtçeye yönelik yasakların kaldırılması, anadilinde eğitimin anayasal güvenceye alınması ve Kürtçenin kamu hizmetlerinde kullanılmasının sağlanması, toplumsal eşitlik ve adaletin tesisi açısından hayati önemdedir.

Bu nedenle, Kürtçeye yönelik baskıların tarihsel süreç içindeki etkileri, Kürtçenin eğitim ve kamusal hizmetlerde kullanımına yönelik engellerin araştırılması, Kürtçenin resmi statü kazanması ve anadilde eğitimin anayasal güvence altına alınması için Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bir araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.” (Haber Merkezi)

Kaynak:Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.