"Çocukları koronavirüsle ilgili fazla bilgiye maruz bırakmayın" uyarısı
Türkiye'de ilk koronavirüs vakasının 11 Mart'ta görüldüğünü hatırlatan Yücel, 16 Mart'ta da okulların kapandığını anımsattı.
Hemen her yerde konuşulan koronavirüs haberlerinin, okulların tatil edilmesiyle birlikte çocukların da gündemine oturduğunu aktaran Yücel, çocukların psikolojilerinin olumsuz yönde etkilenmesine neden olan bu durumun, evde geçirilen sürenin artmasıyla birlikte aile içinde neler yapılabileceği sorusunu da gündeme getirdiğini kaydetti. Toplumun her kesimi tarafından hemen her an konuşulan koronavirüsün, çocukların korkmasına, kendileri ve aileleri için kaygılanmasına yol açtığını belirten Yücel, şunları kaydetti:
"Çocukların gereğinden fazla bilgiye maruz bırakılmaması son derece önemlidir. 4 yaşından büyük çocuklara virüsün ne demek olduğu ve nasıl uzak tutulabileceği basit bir dil ile anlatılabilir. Daha büyük çocuklara neden evden çıkılmadığı, sosyal izolasyonun nasıl uygulanabileceği gibi konularda bilgi verilebilir. Süreci atlatmak için ailemizin planının ne olduğu ve nasıl uygulayacağı; okul süreçleri hakkında konuşulabilir. Aynı zamanda akıllarında kalan soruları sormaları konusunda da onları teşvik etmek çok daha doğru olacaktır. Çocuklara, alınan tedbirler sayesinde bu hastalığa yakalanmanın güç olduğu uygun bir dille anlatılmalıdır."
- "Okulun normal rutinine benzer şekilde ilerlemesi çocukları güvende hissettirir"
Yücel, evde rutin olarak yapılan her eylemin bu süreçte de aynı düzende yapılmaya devam edilmesinin son derece önemli olduğunu ifade ederek, evde geçirilen sürenin artmasıyla birlikte bu durumun, aileyle birlikte kaliteli zaman geçirmek için fırsata çevrilebileceğini söyledi.
Yücel şöyle konuştu:
"Kaliteli zamandan kasıt, birlikte her ne yapıyorsak kendimizi vererek; çocukla gerçekten iletişimde olarak, onu dinlemek, anlamak ve birbirimizin dünyasında olabilmeye çalışmaktır. Sürekli olarak haber takip etmekten kaçınılmalıdır. Çocuklarla yapılabilecek eylemlerden her iki taraf da keyif almalıdır. Çocuklar evde sıkılabilirler. Bu son derece olağandır. Birincil önceliğimiz onları sürekli eğlendirmek değil, onları güvende tutmaktır. Evde çocuklara mümkün olduğu kadar yaşına uygun olarak görevler de verilebilir. Yemek hazırlamak, sofra kurmak, çamaşır asmak gibi yardımcı eylemler, çocukların aileleriyle birlikte geçirdikleri zamanın kalitesini artırmaya yardımcıdır.
Yeni başlayan uzaktan eğitim sisteminde de özellikle ilkokul çağındaki çocuklara destek vermek; takip ve izleme çalışmalarında anne babaların yardımcı olması son derece önemlidir. Hayatın okulun normal rutinine benzer şekilde ilerlemesi çocukları güvende hissettirir."
- "Okul arkadaşlarıyla görüntülü görüşmek çocuğu sakinleştirir"
Yücel, çocukların evde canlarının sıkılmasının gayet normal karşılanması gerektiğini dile getirerek, yaşanan sürecin hiçbir yaş grubu için bilindik ve normal olmadığını söyledi.
"Hepimiz anlamaya ve kendi normalimizi yeniden tanımlamaya çalışıyoruz." diyen Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Süreç boyunca ev içinde fiziksel aktivite yapılması gereklidir. Söz gelimi müzik açarak ailece dans etmek, birlikte film seyretmek gibi ortak kültür oluşturacak faaliyetler yapılabilir. Bunun yanında çocuğun, okul arkadaşlarıyla görüntülü olarak konuşmasına olanak tanınması çocukların sakinleşmesine yardımcı olacağı gibi onların sosyal becerilerinin gelişimine de katkıda bulunur."
- "Evde kaldıkça karamsarlık artabilir"
Medicana Bursa Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Ebru Öztepe Yavaşçı da, Türkiye’nin de pek çok ülke gibi koronavirüs salgınına hazırlıksız yakalandığını ifade ederek, bireylerin ruh halinin de hazırlıksız yakalandığını kaydetti.
Okulların online ortama taşındığını ve çalışma saatlerinin değiştiğini hatırlatan Yavaşçı, "Mağazalar, tiyatro sahneleri ve sinema salonları kapandı. Dışarıda ya da evde dost sohbetlerine ara verildi. Hepimiz evdeyiz. Bunların olumsuz sonuçları var mı? Elbette var. Bir yandan bilinmeyen bir virüs gerçeği ve onunla ilgili korkularımız... Bir yandan gelecek kaygısı, sağlığımızla ilgili endişeler, sevdiklerimizi koruma isteğimiz, onları kaybetme korkusu ve çaresizlik." diye konuştu.
Evde kalma süresi arttıkça karamsarlığın artabileceğini anlatan Yavaşçı, "Karamsarlık bizleri daha depresif hissettirmeye başlayacaktır. Depresif ruh halinde, zihnimizin olumsuz sesini daha çok duymaya başlarız." bilgilerini verdi.
- "Ev içi aktivitelerinizi mutlaka artırın"
Evde kalan insanlara temizlik, ev düzenleme, dans, müzik gibi etkinliklerle uğraşma önerisinde bulunan Yavaşçı şöyle konuştu:
"Ruh sağlığı bilimiyle ilgilenen bizler depresyon hastalarımıza, 'yorulduğumuzda bize iyi gelecek olan şey dinlenmektir. Fakat depresyondayken dinlenmek daha yorucudur. Depresyonda dinlenirsek zihnimizin sesini daha fazla duyarız ve bu durum bizi daha da fazla yorar. O yüzden isteğiniz olmasa da sürekli etkinlik içinde olun' deriz.
Evde kapalı kaldığımız ve ne zaman biteceğini bilmediğimiz yeni bir deneyim yaşıyoruz. Bu sürecin olumsuz etkilerine maruz kalmamak için ev içi aktivitelerinizi mutlaka arttırın. Mesela yeni hobiler oluşturun. Evde pilates, egzersiz ya da benzeri şeyler yapın. Tüm aile bireyleriyle birlikte sizleri rahatlatan programları izleyin. Çocuklarla resim yapabilir, birlikte yemek ya da yap-boz gibi farklı aktiviteler içinde de bulunabilirsiniz. Bunlar ruh sağlığınıza iyi gelecektir."
"Normal hayata geri döneceğiz"
Yavaşçı şunlara dikkati çekti:
"İçine girilen yeni hayat biçimine adaptasyon sürecinde dünyanın güvenli bir yer olduğu inancını sakın kaybetmeyin. Hayatta tabi ki olumsuz deneyimler yaşıyoruz ama birçok olumlu deneyimimiz de var. Daha önce domuz gribi, kuş gribi gibi başka salgınlar da oldu. O zaman bunların da aşısı ya da ilk etapta tedavileri yoktu. O zaman da çok korktuk ama normal hayata geri döndük. Dolayısıyla buradan da normal hayata geri döneceğiz."
Yavaşçı, toplumda salgın gerçeğine karşı iki tür savunma oluştuğunu belirterek, "Evet, bu gerçek bir tehdit ama iki uç kitle oluştu. Birincisi; aşırı panik olanlar, iki; bana bir şey olmaz deyip inkar edenler. Her ikisi de önlem alınmasını ve kişinin kendisi ile ailesini koruma becerisini engellemesine neden olur. O nedenle sakinliği korumak çok önemli." değerlendirmesini yaptı.
Yavaşçı, evde kalırken çok fazla haber izlemenin ruh sağlığına iyi gelmeyeceğine işaret ederek, "Bu dönemde evde kalmak bizi biraz sıksa da eğer haberlerle ilişkimizi doğru tutar, mesafeyi korursak ve önlemi elden bırakmazsak ilerleyen günlerde daha huzurlu olacağız. İnanıyorum ki bunları başarırsak önümüzdeki dönemde insanoğlu mutlaka doğru bir sonuca ulaşacaktır." uyarısında bulundu. (AA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.