Çiftçi ekemiyor fırıncı pişiremiyor!
Buğdayını tüccara ucuza kaptıran çiftçi, girdi maliyetlerinin aşırı artışından dolayı yeniden ürün ekemez hale geldi. Her sektörde olduğu yine üreten değil aradaki fırsatçılar kazandı. Buğdayı üreten çiftçi, ekmeği üreten esnaf kan ağlarken, piyasayı alt üst eden fırsatçılar her şeyi zamlandırdı. Yetkililer ise fırsatçılara karşı önlem almakta gecikti ve piyasada zamlanmayan ürün kalmadı.
'Dövizle alakası olan olmayan her şey zamlanmış'
Döviz kurundaki dalgalanmadan sonra çiftçilerin büyük mağduriyet yaşadığını belirten Sur Ziraat Odası Başkanı Mehmet Şirin Demir, "Dövizin yükselmesiyle beraber Gübreye, mazota, ilaca her şeye büyük oranda bir zam geldi. Bin 500 TL olan gübrenin tonu şuan 3 bin 500 TL olmuş. Geçen yıl 12 TL'ye aldığımız pamuk ilacı şuan 50 TL'ye çıkmış. Geçen yıl bu zamanlar 3. 800 TL olan mazotun litresi şuan 6.800 TL'yi bulmuş. Bunun dışında her neye elinizi atsanız fiyatı uçmuş. Bu ülkede sanki her şey Dolara bağlı; yurtdışından gelen gelmeyen, dövizle alakası olan olmayan her şey zamlanmış. Piyasada çok büyük bir fırsatçılık var. Devletin bu fırsatçılara karşı önlem almasını istiyorum" diye konuştu.
'Bu koşullarda köylünün çiftçilik yapmasının imkanı yok'
Çiftçinin ürününü ucuza sattığını ancak buna karşın girdi maliyetlerinin sürekli arttığını ifade eden Demir, "Çiftçi buğdayın tonunu 900 ila 1000 TL arasında sattı ama geçen yıldan bu yıla gübre, mazot, ilaç fiyatları ikiye üçe katlanmış. Çiftçinin girdi maliyetlerinde geçen yıldan bu yıla korkunç bir artış var. Bu koşullarda çiftçi nasıl ekim yapacak, buna yetkililerin bir müdahalede bulunması gerek. Geçen yıl tonu 850 ila 900 TL arasında olan ürün bir yılda 100 TL artış gösteriyor ama buna karşı girdi maliyetleri yüzde 100'den fazla artıyor. Çiftçinin bu yükü kaldırmasının imkanı yok. Bu gidişle çiftçiliği bırakacağız. Bu koşullarda köylünün çiftçilik yapmasının imkanı yok. Öyle ki çiftçi artık icara tarla alamıyor. Çiftçinin hali perişan ama devletin verdiği destek aynı. Döviz aldı başını gitti, her şeyin fiyatı iki üç katına çıktı ama çiftçinin desteği yerinde sayıyor. Devlet yeterli desteği sağlamazda çiftçi çiftçilik yapamaz. Devletin çiftçisini koruması lazım. Devletin dövizdeki dalgalanmadan dolayı çiftçinin girdi maliyetlerine gelen zamma karşı acil bir önlem alması lazım. Mazot, gübre, ilaç fiyatlarına devlet müdahale etsin. Devlet çiftçisini destekleyecek ki, çiftçi yeniden ekim yapsın" ifadelerini kullandı.
'Çiftçi ne yapsın, nasıl eksin?'
Piyasadaki fırsatçılığın önünün alınması çağrısında bulunan Demir, şöyle konuştu: "Çiftçi buğdayını ucuza satıyor ama yeniden ekmek için her şey ateş pahası. Tohum fiyatları 2 bin 200 TL olmuş. Çiftçi ne yapsın, nasıl eksin? İlacın fiyatı üç katına çıkmış, gübre deseniz iki kat fiyata, mazot yine öyle. Çiftçinin elinde buğdayı ucuza alıyorlar ama tohumu pahalıya satıyorlar. Böyle çiftçilik mi yapılır! Çiftçin çoğu buğdayını bir TL'nin altında satıyor ama fabrikadan kepeğin kilosunu 1.100 TL'ye alıyor. Buğdayın kepeği buğdaydan pahalı olursa çiftçilik yapmanın anlamı nedir? Çiftçinin elinde değeri olmayan buğdayın kepeği bile çiftçiye dönüşte acayip zam alıyor. Buna bir dur diyen olmalı. Üretici kazanmıyor ama piyasada her şey ateş pahası. Piyasadaki bu fırsatçılığın önü alınmalı yoksa artık çiftçi üretim yapamayacak. Devlet piyasayı ciddi şekilde denetlemeli. Un fiyatları nasıl bir ayda yarı yarıya arttı. Çiftçinin elindeki buğdayı ucuza alıyorlar ama unun fiyatını bir ayda anormal bir şekilde arttırabiliyorlar. Un'un torbası bugün 110 TL olmuş. Daha bir ay önce 70 TL olan un bir anda 40 TL zamlanıyor ama kimse buna dur demiyor, olacak iş değil."
'37 senedir bu işin içindeyim, böyle zam görmedim'
Diyarbakır'ın köklü esnaflarından 37 yıllık fırıncı Nizamettin Yılmaz, un fiyatlarındaki artışa ilişkin şunları söyledi: " Sadece un değil, fırındaki bütün girdi maliyetleri arttı. Un zamlandı, yağ zamlandı, susam zamlandı, kağıdı, poşeti her şeye zam geldi. 10 TL'ye aldığımız susam'ın kilosunu şuan 25 TL'den alıyoruz. Susam, yüzde yüz elli zamlandı. Torbasını 70 TL'ye aldığımız un 105 TL olmuş. 60 TL'ye aldığımız kağıt olmuş 160 TL. Poşet deseniz kilosu 8 TL'den 17 TL'ye çıkmış. 80 TL'ye aldığımız yağ olmuş 160 TL. Bu artış normal bir artış olamaz. Burada bir fırsatçılık olduğu gün gibi ortada. Bir fırıncının böyle bir durumda zarar etmemesi mümkün mü? Ekmeğin gramajı aynı, fiyatı aynı ama girdi maliyetleri anormal bir şekilde artmış. Esnafın buna uzun vadede dayanmasının imkanı var mı? 37 senedir bu işin içindeyim, böyle zam görmedim. Un zamlansa zamlansa en baba 5TL zamlanırdı. Ama bir ayda un torba başına 30 - 35 TL zam almış."
'Piyasadaki fırsatçılığa bir dur desinler'
Son zamların esnafın belini büktüğünü ve dayanacak güçleri kalmadığını belirten Yılmaz, yetkililere seslendi: "Hükümetten acil bir müdahale bekliyoruz. Bu işe bir el atsınlar, piyasadaki fırsatçılığa bir dur desinler. İthal buğday çözüm değil. Dışarıdan gelen buğdaydan ekmek çıkmaz, çünkü özü yok. Fırıncıların durumu şuan çok kötü, çünkü un almakta zorlanıyorlar. Yüzde 70 esnaf un alamıyor. Piyasa şuan berbat, küçük esnaf çok sıkıştı. Fırıncı piyasasında zaten kayıt dışı üretimden dolayı esnaf zor durumdaydı, şimdi bu son zamlarla birlikte esnaf çok kötü bir duruma düştü. Döviz kurundaki dalgalanmadan önce iyi kötü kurtarıyordu ama artık esnafın dayanacak hali kalmadı. Şuan esnaf kar etmiyor, çoğu zararına çalışıyor. Durumu iyi olan esnaf en fazla başa baş götürüyor, kar yok! Dükkan bizim mülkümüz olduğu halde durum bu, kirada olan esnaf için her şey çok daha kötü."
'Ülkemiz dış güçlerle ekonomik bir savaş içindedir'
Yenişehir esnaflarından, Özgür Fırıncılık işletmecisi Hamza Yıldırım, ekmeğin girdi maliyetlerindeki artışın sürdürülemez olduğunu söyledi. 25 yıldır Diyarbakır'da fırın işletmeciliği yaptığını belirten Yıldırım, döviz kurundaki dalgalanmaya ilişkin şunları söyledi: " Ülkemiz malum şuan dış güçlerle ekonomik bir savaş içindedir. Tabii biz de bu ülkenin bir vatandaşı, bir bireyi, bir esnafı olarak gücümüz oranında bununla mücadele etmeliyiz."
'Kim neye istinaden bu kadar zam yapabiliyor?'
Yıldırım, un fiyatlarındaki artışa ilişkin olarak ise şöyle konuştu: "Dövizdeki dalgalanma olmadan önce unun torbasını 68 TL'den alabiliyorduk ama şimdi fabrikadan 95 TL'ye alıyoruz. Buna nakliyesini, hamaliyesini de ekleyin bir torba un size 100 ila 105 TL'ye mal oluyor. Bu artış bir fırıncı esnafı için çok ciddi bir maliyettir. Hükümetimizin, yetkililerimizin eksik kaldığı veya yetişemediği, gözlerinden kaçtığı her ne ise buna biran önce müdahale edilmeli, gerekli denetimler yapılmalıdır. Kim neye istinaden bu kadar zam yapabiliyor? Biz aynı zamanda çikolata grubunu da kullanıyoruz, hepsi de dışarıdan gelen ürünler ve dövize bağlı olarak zamlanıyor. Bunu bir nebze olsun anlıyoruz ama un niye bu kadar zamlanıyor? Hangi fabrikamız yüzde yüz ithal buğday kullanıyor? Diyarbakır'da 20 - 30 fabrika varsa bunun en fazla üç dört tanesi ithal buğday kullanır ama onlar da en fazla yüzde 10'unu ithal kullanır. Yani yine yüzde 90 yerli buğday kullanılır. Bu kadar zam nereden kaynaklanıyor bunu anlamış değilim."
'Un zamlandı bir günde bin 500 TL zarar'
Son zamlarla un fiyatlarındaki artışın esnafı bitme noktasına getirdiğini belirten Yıldırım, "Biz fırıncı esnafı rayice tabiyiz ve bize tarife gelmeden kafamıza göre ekmeğin gramajını,fiyatını değiştiremeyiz. Son zamlarla birlikte tabiri caizse sermayeden yiyoruz. Buna da ne kadar dayanırız bilmiyorum. Sadece bir kalemde günlük bin 500 TL içeri girerseniz buna ne kadar dayanabilirsiniz ki? Un zamlandı bir günde bin 500 TL zarar. Bunu diğer kalemlerle birlikte düşünün dayanılacak gibi değil. Kağıda, poşete, susama, yağa, mayaya her şeye zam geldi. Kağıdın kilosunu 8.5 TL'den alırken şimdi 20 TL'den alıyoruz. Poşet fiyatları iki buçuk kat arttı. En son 9 TL'den aldığım susam'ın kilosu şimdi 25 TL. Yağ fiyatları zaten aldı başını gitti. Bütün esnaf çok büyük sıkıntı içinde. Nereye kadar dayanırız bilmiyorum. Bu koşullarda esnafın daha fazla dayanması mümkün değil. Koşullara dayanamayan kimi esnaf ekmeğin gramajıyla oynuyor. Yani, herkes bir şekilde durumu kurtarmaya çalışıyor" şeklinde konuştu.
'Fırın piyasasında kayıt dışı üretim çok'
Ekmek piyasasında denetim boşluğuna işaret eden ve kayıt dışı üretimin önünün alınması gerektiğini kaydeden Yıldırım, "Aslında sıkıntı sadece döviz kurundaki dalgalanmayla bağlantılı değil. Piyasada bir denetim boşluğu mu var, otorite boşluğu mu var, artık ne derseniz deyin ama bir düzensizlik var. Piyasada ekmeğin gramajında çok büyük farklılıklar olabiliyor. Fırın piyasasında kayıt dışı üretim çok. Sigortasız işçi çalıştıran, vergi ödemeyen, ekmeğin gramajını kafasına göre belirleyen bir esnaf profili var. Piyasada ciddi bir haksız rekabet var. Vatandaş için iç yüzünü bilmediği için ekmek fiyatlarının birçok fırında farklı olmasına bir anlam veremiyor" diye konuştu.
'Un zamlanmasın ekmek de zamlanmasın'
Zamlara karşı olduğunu ifade eden Yıldırım, son olarak şunları söyledi: "Ben bir fırıncı esnafı olarak zamdan yana değilim ama hak ne ise bunun da yerine gelmesi gerekir. Yılbaşına kadar ekmeğe zam yok diye hükümet yetkilileri açıklama yapıyor. Peki, yılbaşına kadar açık esnaf bulabilecek mi? Fırıncı esnafı bu zamlara yılbaşına kadar dayanabilecek mi? Yetkililer önce gelip piyasadaki un fiyatlarını denetlesinler. Un neden bu kadar pahalanmış bunun açıklamasını yapsınlar. Un zamlanmasın ekmek de zamlanmasın. Ama 105 TL'ye bir torba un alıyorsak, yılbaşına kadar ekmeğe zam yok ne demek? Bu çok abestir, gülerler insana!"
'Fırsatçılar ticaretten men edilsin!'
Yenişehir'de restoran işletmecisi Mehmet Demir, piyasadaki fırsatçılara karşı devletin daha caydırıcı önlemler alması gerektiğini söyledi. Demir, " Restorandaki tüm ürünlerin girdi maliyetleri zamlandı. Ayranından, suyundan, unundan, ambalaj kağıdından, odununa her şey zamlandı. Unun torbasını önceki gün 110TL'ye aldım. Ambalaj kağıtlarına gelen zam yüzde yüz. Paket serviste kullandığımız köpük kaplar yüzde yüz zamlandı. Her şeye zam geliyor ama yemek fiyatlarına zam yapamıyoruz. Esnaf olarak batıyoruz, iflasın eşiğindeyiz. Bu zamlar yakın vadede geri alınmazsa dayanılacak gibi değil. Her gün cepten her gün cepten nereye kadar? Son iki aydır işler zaten kesat, müşterilerimiz yüzde 60 azaldı. Gelen müşteriler de önce bir porsiyon İskender yiyorlarsa artık dürüm istemeye başladılar. Müşterilerimin başka yere gittiğini düşünmüyorum ama artık dışarıdan yemek yiyecek durumları yok. Her gün gelip yemek yiyen müşterilerim artık üç dört günde bir gelmeye başladılar. Yemek fiyatlarımız aynı ama müşteri aynı kalmadı. İnsanların alım gücü düştü haliyle artık dışarıda yemek yemek lüks oldu. Yetkililer artık buna bir el atsınlar yoksa küçük esnaf biter. Özellikle piyasadaki fırsatçıların bitirilmesi lazım. Piyasada fırsatçılık yapanlara ceza yetmez, ticaretten men edilsin. Devletin fırsatçılara karşı daha ciddi tedbirler alması, daha caydırıcı cezalar vermesi lazım" ifadelerini kullandı.
Ali Abbas Yılmaz / Harun Aytulun / Özel
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.