CHP’li Dağhan: Diyarbakır’ın cesur yerel örgütlere ihtiyaçı vardır

CHP’li Dağhan: Diyarbakır’ın cesur yerel örgütlere ihtiyaçı vardır
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır eski İl Başkanı Şeyhmus Dağhan, CHP’nin Kürt raporu, Kurultay ve yerel sorunlara dair önemli değerlendirmelerde bulundu

Özel Haber / Aziz FİDANCI: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır eski İl Başkanı Şeyhmus Dağhan, CHP’nin Kürt raporu, Kurultay, ve yerel sorunlara dair önemli değerlendirmelerde bulundu. “CHP’nin cesur yöneticilere ihtiyacı var” diyen Dağhan, “Kürt sorunu bir saatte çözülecek bir olaydır. Eşit yurttaşlık temelinde atılacak tek bir adım bu sorunu ebediyen tarihe gömecek ilk adımdır” dedi.

CHP Diyarbakır eski İl Başkanı Şeyhmus Dağhan, yerel ve ulusal meselelere dair Tigris Haber’e konuştu.

Bu Kentte İl Başkanlığı yaptınız. Sizce bu kentin sorunları ve öncelikleri nelerdir?

Uzun yıllar Büyükşehir Belediyesinde görev yapmış bir müfettiş, bir siyasetçi,  bir sendikacı ve Kürt  olarak Diyarbakır ın mevcut ekonomik ve sosyal  durumuna üzülmemek mümkün değil. Diyarbakır’ın ekonomik fotoğrafına baktığımızda çok kötü tablolar ile karşılaşıyoruz. Örneğin ekonomik krizin ilk 6 ayında sadece Bismil İlçemizde 80 esnaf kepenk kapatmıştır, kent merkezi ve ilçelerde satılık olup satılamayan ev ve işyeri tabelaları ile dolu. Yoksulluk ve umutsuzluk bulutları kenti kaplamış. 2018 yılında kişi başına düşen milli gelir 9600 dolar iken bu oran Diyarbakır’da 5 bin doların altındadır. Yine yüzde 24 civarında olan genç işsiz oranı Diyarbakır’da yüzde 30 a dayanmıştır. Eğitim göstergelerine baktığımızda: Eğitim sektörü gelişmişlik sıralamasında 81 il içinde 73.cü sıradayız. Kalkınma Bakanlığınca yapılan İllerin Sosyo ekonomik Gelişmişlik çalışmasında Diyarbakır 67.ci sırada yer almaktadır. Halbuki 1950 lerde yapılan sanayi sayımında Diyarbakır, İstanbul ve İzmir’den sonra en çok sanayileşmiş 3.cü kenttir. 

chp’li-daghan-diyarbakir’in-cesur-yerel-orgutlere-ihtiyaci-vardir.JPG

Çözüm sürecinde işsizlik oranı düştü

Bakınız Çözüm sürecinin yürütüldüğü 2009/2014 dönemindeki ekonomik rahatlama inanılır gibi değil. Bu dönemde Diyarbakır’da ihracat %120 artış göstermiş, işsizlik oranı %10,6 dan %4,1 e gerilemiş, sabit yatırımlarda %139, istihdamda %347 artış meydana gelmiş, tarımsal üretimde %60, hayvancılıkta %110 artış görülmüştür. Bütün bu sorunların temelinde Kürt Sorununun çözümsüzlüğe terk edilmesi yatmaktadır. Barış ve demokrasiye dair küçücük umutlar bile ekonomik ve sosyal verileri pozitife çevirebiliyor. Kısaca Kürt sorunu çözülmeden, ve ülkede hukuk egemen kılınmadan Ne Ülkede ne de Diyarbakır’da huzur ve refaha erişmek mümkün görünmemektedir.

CHP bu kent için ne yapıyor ya da ne yapmalı? Diyarbakır başta olmak üzere neden istenilen düzeyde değil?

Partinin İnsani çabaları var tabiî ki. Örneğin Sur olayları döneminde üst düzeyde yöneticileri ile başta Diyarbakır olmak üzere bölge halkının yanında olmaya çaba göstermiş,  yaşananları Raporlar halinde kamuoyu ile paylaşmıştır. Bunlar yeterli mi; elbette değil.  Bunun da birçok nedeni vardır. Bunlardan biri Partinin Diyarbakır Milletvekili, Diyarbakırlı Parti Meclisi Üyesi ve Diyarbakırlı MYK üyesinin bulunmamasıdır. Yani Diyarbakır’ın Partinin hiçbir kademesinde temsil edilmemesidir. Bunu da Bölge Örgütlerinin önemli bir eksiği olarak görüyorum. Bir diğer önemli neden Partinin özgürlükçü sosyal demokrat yüzünün Diyarbakır’da yeterince tanıtılamamasıdır, ki bu da parti yerel kadrolarının yetkin olamamasından kaynaklanmaktadır.

Halbuki Diyarbakır halkı CHP’nin özgürlükçü sol, sosyal demokrat kimliğine hiç de uzak durmamaktadır. 24 Haziran 2018 seçim sonuçlarına bakınca bunu rahatlıkla görebiliyoruz.  CHP Cumhurbaşkanı Adayı aslında Kürt Meselesinin çözümü ile ilgili somut tek bir kelime etmediği halde, Kürtlerle sadece duygusal bir bağ kurarak Diyarbakır’dan partinin aldığı oyun yaklaşık üç katını alıyor. Şunun altını özellikle çizmeliyim burada kişisel olarak Cumhurbaşkanı adayının başarısı üzerine bir gönderme veya imada bulunmuyorum. Aksine, adayı başarılı da bulmuyorum. Bunun çok iyi analiz edilerek parti kademelerinden siyaset stratejisine kadar birçok alanda ciddi reformlara gidilmesi gerekmektedir. Özet olarak bölgenin teveccühünü yeniden kazanmak için şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok. Eşitsizliğin adaletsizliğin ve zulmün bu derece derinleştiği bir dönemde bunların mağdurlarını örgütleyecek bir irade ve cesur yerel örgütlere ihtiyaç vardır.

Kürt Meselesinde CHP’nin tavrı hep yüzeysel olmuştur, iktidara gelmesi durumunda bu soruna bakışı ne olmalı?

CHP, Kamuoyunda böyle bir algının oluşmasının nedenleri de dahil olmak üzere Kürt meselesinin çözümünü elbette kendi içinde de zaman zaman tartışmakta, çareler aramaktadır. Kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan reflekslere rağmen önemli düzeyde çalışma, Parti belgeleri ve raporlar mevcuttur. En son 2015 yılında Van da yapılan ve MYK sürecinden gecen bir çalışma mevcuttur.  Önümüzdeki günlerde bununla ilgili yeni ve ilave çalışmalara da tanık olacağımızı düşünüyorum. CHP Türkiye’de Kürt Sorununun bugüne kadar çözülememesinin diğer tüm sorunların önünde bir engel olduğunun farkında olacak bir programla yeni Kurultaya gidecektir. Gitmelidir de. 31 Mart İstanbul seçim başarısı eşitsizlik, adaletsizlik ve zulüm mağdurları birleşince muktedirlerin sanıldığı kadar  güçlü ve yenilmez olmadıklarını da göstermiştir. CHP Baş aktörü olduğu İstanbul seçimlerini nasıl örgütlediyse Kürt Sorununun çözümünde de aynı rolü üstlenecektir.  Hem de AKP den farklı olarak bunu bir siyasal rant aracı olarak düşünmeden.

chp’li-daghan-diyarbakir’in-cesur-yerel-orgutlere-ihtiyaci-vardir-001.JPG

CHP Anayasanın Değişmez üç temel maddesi ile ilgili tavır değişikliğine gidebilir mi?

Değişiklikten kasıt, daha demokratik daha özgürlükçü daha eşitlikçi ve adaleti bütün kesimlere eşit dağıtacak değişimler ise neden karşı olalım?  Yoksa Devletin Cumhuriyet olması, bütünlüğü, resmi dili, Bayrağı, Milli Marşı ve Başkenti ile elbette kimsenin sorunu olmamalı. Anayasa bir toplumsal uzlaşı metnidir.  Bakınız; ‘’Özgürlük Kuraldır, Sınırlama İstisnadır’’ ilkesinin geçerli kılındığı anayasal sistemler dünyanın en gelişmiş devletleridir.

Örneğin Polonya Anayasasının 1.ci maddesi şöyledir: ‘’Cumhuriyet Bütün Yurttaşların Ortak Malıdır’’

Almanya Anayasasının 1.ci maddesi şöyledir: ‘’ İnsan onur ve haysiyeti dokunulmazdır. Tüm Devlet erki ona saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür.’’

İspanya, Portekiz ve birçok gelişmiş demokratik ülkelerin Anayasasının ilk maddeleri yurttaşın onuru , haysiyeti, özgürlüğü ve eşitliğine dayalı maddelerdir.

Hatta İngiltere gibi Dünya siyasetinde çok önemli rol alan bir ülkenin yazılı anayasası bile yoktur.

Bir uzlaşı metni olan Anayasanın aslında hiçbir maddesi teknik olarak değişmez değildir. Okuduğum Anayasa Hukuku dersinden bunu net olarak söyleyebilirim.

Örneğin : Anayasanın 2.ci  Maddesindeki  ‘’ Türkiye Cumhuriyeti İnsan Haklarına Saygılı Bir Devlettir’’ ibaresi

‘’Türkiye  Cumhuriyeti Bir İnsan Hakları Devletidir’’ şeklinde değiştirilirse eminim çok daha anlamlı olur.

CHP Kürt sorununun çözümü için hazırladığı onlarca raporun ötesine geçebilir mi?  İktidara gelirse  Çözüm Süreci gibi bir yol izleyebilir mi? 

CHP, Tüzüğünde kendisini şöyle tanımlıyor; CHP, Devleti kişilerin özgürlüklerini ve refahını sağlamaya yönelik bir hizmet aracı olarak kabul eden çağdaş, Demokratik sol bir siyasal partidir. Parti Programında Kürt Sorununu Evrensel İnsan Hakları ve Özgürlükler Değerlerinin hayata geçirilmesi esasına dayalı olarak Çözüme kavuşturacağını taahhüt etmektedir. Şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki Kürt Sorunu bir saatte çözülebilecek bir sorundur. Eşit yurttaşlık temelinde atılacak tek bir adım bu sorunu ebediyen tarihe gömecek ilk adımdır. Yeter ki siyasetçiler ikna olsun. Biraz önce de söyledim İstanbul seçimleri bunun en güzel örneğidir. Adaletsizliğin, yoksulluğun, ve zulmün mağdurlarının tümünün Kürt sorununun çözümüne dair beklentileri ve umudu var. CHP Gelecek Kurultaydan önce daha somut, güncel, alternatif çözüm programını kamuoyu ile paylaşacağını zannediyorum. Böyle olacağına da inanıyorum.

CHP’nin Çözüm süreci karşıtı olduğu algısı yaratılmak isteniyor ama bu doru değil. CHP bu işin kapalı kapılar ardında değil Meclis çatısı altında yürütülmesini savundu hep.  Belki daha yüksek sesle bunu dillendirebilirdi. Nitekim Kürt Silahlı Hareketi de çok sonradan sürece STK’lar iktidar dışındaki Siyasi partiler gibi toplumun diğer katmanlarını da sürece katmamakla hata yaptıklarını ifade etmiştir. Adalet ve Kalkınma partisi ve onun lideri işin siyasi rantına göz dikmiş olduğundan olsa gerek süreci bütün ülkeden gizli olarak yürütmüş, rantın bittiğini anladığında da hiçbir şey olmamış gibi masayı devirmiştir. AKP Hükümeti Ülkede iç barışı sağlayamadan çözüm sürecini sonlandırdığı için daha çok eleştiri hakkediyordu.  

Sizce bu kadro ile CHP iktidara gelebilir mi? Kendi içinde Değişim ve dönüşüm sağlayabilir mi, yoksa statükocu yapı devam mı eder?

31 Mart seçimlerine bakınız; % 16 tanınırlığı olan genç bir aday çıkıyor ve siyasi hiçbir vaatte bulunmadan sadece uzlaşı ve sevgi dilini kullanarak Devletin istisnasız bütün kurumları ve imkanlarına rağmen paradigmayı alt üst edebiliyor.

İstanbul  seçimleri şunu göstermiştir, Türkiye’de Siyasal İslam parantezi kapanmış, AKP iktidarı hızlı bir çöküş ve parçalanma süreci başlamıştır. Bunu AKP Reisi de dahil hiçbir güç durdurma ve geri çevirme kudretinde değildir artık. CHP toplumdaki reform talebini çok iyi okuyacak ve gerekiyorsa kendi içinde de reform yapacak ve iktidara gelecektir. Çünkü Türkiye’nin önünde seküler  bir iktidar şansı  şimdiye kadar olmadığı kadar var artık.

Önümüzdeki yıllarda erken bir seçim görüyormusunuz?

Değişir, yenilenir, tarihimizle yüzleşebilir, halkın reform iradesine yanıt verebilirsek eğer elbette  yeni bir  toplumsal hikaye yazacağız. Bu nedenle CHP Diyarbakır’da Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oylar ve İstanbul seçimleri bizlere referans olacaktır. Az Önce de söylediğim gibi Türkiye’de Siyasal İslam teorisinin yeniden iktidar olma şansı artık mümkün görünmemektedir. İktidar partisinin dağılma ve çözülme süreci yeni parti kuruluşu ile birlikte hızlanacaktır. AKP, sırtında kambura dönüşmüş bu ekonomik yükü daha fazla taşıyamamaktadır. 2021 yılında mutlak bir erken seçim görülmektedir. Bu seçimden önce kutuplaştırıcı dili bir daha kullanmayan yeni siyasi yüzler ile çağdaş demokratik ve özgürlükçü yeni programlar göreceğiz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.