CHP ‘mülteci raporu’nu açıkladı: Göç ve Uyum Bakanlığı kurulmalı

CHP ‘mülteci raporu’nu açıkladı: Göç ve Uyum Bakanlığı kurulmalı
CHP Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde, mültecilerle ilgili çözüm önerilerini içeren raporunu duyurdu.

 Raporda “Göç ve Uyum Bakanlığı” kurulması önerildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Göç ve Göçmen Sorularını İnceleme Komisyonu Mülteci Raporu’nu açıkladı.

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde açıklanan raporun birçok ilde yapılan görüşme ve ziyaretlerin ardından oluşturulduğu belirtildi.

“Sınırların Arasında İnsanlık Dramından İnsanlık Sınavına” başlığıyla kitaplaştırılan raporda, Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük göç dalgası ile karşı karşıya olduğu vurgulandı

Raporda, şu bilgilere yer verildi:

“Birleşmiş Milletlerin (BM) son verilerine göre dünyada toplam mülteci nüfusu 65 milyondur. Son bir yılda 5 milyon insan mülteci olmuştur. Türkiye bu göç rotasının en önemli limanı olarak, 3 milyon insan ile dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumundadır. Bu göçün en önemli kaynağı konumunda olan Suriye’de 6. yılına girilen iç savaş sonucunda yaklaşık 400 bin insan hayatını kaybetti, 11 milyon yer değiştirdi ve yaklaşık 5 milyon insan ülkeyi terk etti.

“Devletlerarası insan ticareti”

“Ülkemizdeki sığınmacılar çok yoğun insan hakkı ihlallerine maruz kalmakta ve AKP’nin siyasi emelleri için adeta birer pazarlık unsuru olarak kullanılmaktalar. Karanlık ortaçağ zihniyeti ile köle alıp satar gibi gerçekleştirilen Avrupa Birliği-Türkiye anlaşması da bu kapsamdadır. AKP ile AB, insan onurunu ayaklar altına alan bir pazarlık yapmış, temel bir insan hakkı olan göç hakkını, daha iyi bir yaşama ulaşma hakkını el ele gasp etmiştir. CHP olarak bu anlaşmayı ‘Devletlerarası insan ticareti’ olarak gördüğümüzün bir kez daha altını çizmek istiyoruz.

“Sığınmacılar kamplarda güvenli değiller”

“Ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıların sadece yaklaşık olarak yüzde 10’u kamplarda barınmakta, geri kalanı Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde yaşam savaşı vermektedir. Ancak kamplarda daha güvende olması gereken insanlar, en son Nizip Mülteci Kampı’nda gördüğümüz üzere aslında güvende değiller. Kamplarda ve dışarıda bazı çocuklar tecavüze uğramakta, bazıları da tecavüze uğramaması düşüncesiyle küçük yaşta evlendirilmekte, 12-13 yaşında kızlar ikinci eş olarak satılmakta, fuhuşa zorlanmakta ve gelecekleri çalınmaktadır. Bu kahredici gerçekler halı altına süpürülemeyecek kadar acı verici ve göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür.

“Sığınmacılar ucuz iş gücü olarak kullanılıyor”

“Çalışma imkanı bulabilenlerin neredeyse tamamı güvencesiz bir şekilde ve kölelik düzenine yakın şartlarda çalışmaktalar. Çocuk işçilik en büyük sorunlarımızdan birisidir.İşçilik maliyetlerini düşürme amacındaki bazı açgözlü gaddarlar çocukları ucuz işçi olarak çalıştırıyor. Okula gitmesi, eğitim alması gereken küçük çocuklar, buralarda günde 12 saat haftalık 100 TL’ye son derece sağlıksız koşullarda çalıştırılıyor.

“Yaklaşık 400,000 Suriyeli çocuk çalıştırıldığı ve ekonomik olarak bu yükü karşılayamadığı için okula gidemiyor. Bu çocukları bir an önce eğitime kazandırmaz isek çok büyük boyutlarda bir “kayıp nesil” tehlikesi ile karşı karşıya kalacağız. Katlanarak büyüyecek bir suça sürüklenme dalgasını engellemek için son virajda olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Bu çocukları derhal eğitim sistemimize dahil etmeli, mesleki eğitimleri insanlara sağlamalıyız.

Öneriler

*Sığınmacı ve mülteciler konusu, dini referanslar ve geçici çözümler ekseninde değil; hak temelli ve kalıcı çözümleri arayan bir anlayışla ele alınmalıdır. Mültecilere yapılan yardımlar bir lütuf gibi sunulmamalıdır. Yardımlar devletin sosyal yardımları kapsamına dâhil edilmeli ve hak temelli olmalıdır.

* Türkiye, 1951 Cenevre Sözleşmesine koyduğu coğrafi çekinceyi derhal kaldırmalıdır. Ülkemizde aslında mülteci olarak bulunan ancak bu çekince nedeniyle mülteci sayılmayan insanlara hakları teslim edilmelidir.

* Mültecilerin toplumsal yaşama katılımlarını makro politikalarla düzenleyecek ve entegrasyonu sağlayacak bir Göç ve Uyum Bakanlığı kurulmalıdır.

* Ülkelerine geri dönmek isteyen insanlara yardımcı olunmalı, gerekli destekler verilmelidir. Uluslararası anlaşmalarla da hüküm altına alınan “göç etme hakkı” çerçevesinde geri dönmek istemeyen insanlar için Avrupa ile hakkaniyetli bir yük paylaşımı yapılmalıdır

* Geri Gönderme Merkezleri ve sığınmacı kampları, şeffaflık ilkesi doğrultusunda sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi parti yetkililerinin ziyaret ve denetimine açık tutulmalı, bu merkezlerin işleyişinde sivil denetim mekanizmaları kurulmalıdır.

* Güvenlik kuvvetleri yabancı düşmanlığı konusunda eğitilmeli, terörizm ve sığınmacı göçünün birbirinden farklı olgular oldukları konusunda bilinçlendirilmelidirler. Bu konuda etkin ve sivil bir denetime tabi olmalıdırlar.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.