“Cezaevinde iğne vuran da, ilaç yazan da gardiyan!”
Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde hastalara ilaç yazması ve iğne yapması gereken doktorların bu işini, infaz koruma memurlarının üstlendiği iddia edildi. Cezaevinde 29 Mayıs günü rahatsızlanan Süleyman Aslan'a, hiçbir tetkik ve muayene yapılmadan bu memurlar tarafından iğne yapıldığı ileri sürüldü.
DİYARBAKIR - Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde üç yıldır tutuklu bulunan behçet hastası Süleyman Aslan isimli tutsak, 29 Mayıs günü mide bulantısı üzerine arkadaşlarının infaz koruma memurlarına haber vermesi üzerine revire kaldırıldı. Ancak burada doktor tarafından muayene edilerek, gerekli tetkiklerin yapılması gereken Aslan'a gardiyanların herhangi bir tetkik olmaksızın iğne yaparak tekrardan koğuşa götürdüğü ileri sürüldü. Koğuşa geri dönen ve bir süre sonra fenalaşan Aslan, bu kez cezaevine çağrılan sağlık ekibinin ilk müdahalesinin ardından ambulans bulunmasına rağmen ring aracıyla hastaneye kaldırılmak istendi. Aslan, arkadaşlarının duruma tepki göstermesinin ardından ambulansla hastaneye kaldırılırken, yaşanan skandal cezaevlerindeki hak ihlallerinin de ulaştığı noktayı gözler önüne serdi. Aslan'ın yaşadığı skandal olaysa tutsakların olayı geçtiğimiz günlerde cezaevini ziyaret eden İHD Cezaevi Komisyonu üyesi avukat Muhterem Süren'e anlatmasıyla ortaya çıktı.
“Gardiyanlar doktorun görevini üstleniyor”
Süren, yaşanan skandalın üzerinden dört gün geçtikten sonra cezaevinde tutsaklarla yaptığı görüşmede olayın kendisine aktarıldığını belirterek, olayın nasıl geliştiğini anlattı. Süren, tutsaklarla yaptığı görüşmede kendisine söz konusu cezaevinde tutsakların çoğu kez doktorların bulunmadığı durumlarda gardiyanların gelişi güzel tutsaklara ilaç yazdığını ve tutsaklara iğne yapıldığının aktarıldığını belirterek, "Bu durum mahpuslarına yaşamını tehlikeye atan bir durumdur. Sağlık hakkının da aynı zamanda engellenmesidir. Mahpuslar bize bu uygulamalara karşı yaptıkları suç duyurularının da sonuçsuz kaldığını bu karşı kendilerine soruşturma açıldığını aktardı. Ki bu da mahpusların hak ihlallerine karşı disiplin soruşturmalarıyla susturulmaya çalışıldığının göstergesidir" dedi.
“Yaşamı tehlikeye sokacak durumdan çıkmalıdır”
Yaşanan skandalla birlikte cezaevlerindeki hak ihlallerinin bir kez daha ciddi anlamda dikkate alınması ve çözüme kavuşturulması gereken bir konu olduğunun kendini hissettirdiğini belirten Süren, "İşkence uygulamaları artık son bulmalıdır. Tutukevlerinin artık mahpusların yaşam alanlarını daraltacak, yaşamlarını tehlikeye sokacak durumdan çıkması gerekmektedir. İşkencelerin bir an önce son bulması gerekmektedir" diye konuştu.
“Cezaevinde sağlık hakkı gasp ediliyor”
Süren, cezaevinde bu skandalın yanı sıra yine birçok hak ihlallinin de yaşandığını belirterek, "Tutsaklara kelepçeli tedavinin dayatılmakta. Her seferinde dile getirdiğimiz gibi kelepçeli tedavi bir işkence metodudur. Hekimler, bu şekliyle İstanbul Protokolü'ne aykırı bir şekilde hareket etmektedir. Bu nedenle kelepçeli tedaviyi kabul etmeyen mahpusların yine tedavi edilmeyerek, tekrar cezaevine gönderilmektedir. Hastanelere gidiş-gelişlerde 'çıplak arama' dayatılmaktadır. Bakanlığa yaptığımız başvurularda bakanlık bize verdiği resmi cevaplarda 'çıplak arama'nın meşru olduğunu yönelik cevaplar vermektedir. Bu durum insani değil ve bir işkence yöntemidir" ifadelerini kullanarak, cezaevinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti.
“Sevki keyfi olarak engelleniyor”
Cezaevinde bulunan hasta tutuklular listesinde yer alan Nesimi Kalkan'ın da keyfi bir şekilde ailesinin bulunduğu ile sevkinin yapılmadığını aktaran Süren, "Disiplin cezası olduğu gerekçesiyle ailesinin bulunduğu Şırnak'a nakli yapılmamıştır. Bu disiplin cezalarının mahpusları teslim almaya yönelik bir uygulama olduğunu görmekteyiz. Hasta bir mahpus olmasına rağmen disiplin cezası gerekçesiyle ailesinin bulunduğu ilin cezaevine göndermemektedirler" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.