Çatışmalar değil, hırsızlar zarar verdi!
Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Gaffur Türkay, Ortadoğu’nun en büyük Ermeni Kilisesi’nde yaşanan tahribatı yerinde inceledi ve gazetemize değerlendirdi. Türkay, çatışmalar değil, hırsızların Kilise’ye zarar verdiğini söyledi.
Sur’da yasağın hala devam ettiği mahallelerde Ermenilere ait olan Surp Giragos Ermeni Kilisesinin içler açısı halini, Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Gaffur Türkay ile konuştuk.
Bir buçuk sene geçti ama kilisede onarım başlamadı
“Diyarbakır’da malumunuz Sur’la ilgili ‘Hendek savaşı’ denilen çatışmalı süreç, gerçekten bu kadim kenti yerle bir etti. Bu olaylarda kimisi 5 bin kimisi 7 bin yıllık tarih yerle bir oldu. Ama ne acıdır ki, bir buçuk senedir çatışmalı süreç bittiği halde orada ciddi bir mesafe kat edilmedi. Birçok projeden bahsedildi, Çevre ve Şehircilik Bakanı, zamanın Başbakan’ı bu konuda açıklamalar yaptı ancak bugün görünen o ki, çalışmalar istenilen hızda ilerlemedi diye düşünüyorum.
Surp Giragors Ermeni Kilisesinin onarımına 5,5 milyon TL harcanmıştı
Tabii ki, Sur’da bizi özel olarak ilgilendiren kısmı daha önceki sohbetlerimizde de bahsettiğimiz gibi Surp Giragos Ermeni Kilisesinde süren tahribattır. Surp Giragors Ermeni Kilisesi, çok büyük emeklerle çok büyük bedellerle, o zamanın parasıyla 5,5 milyon TL harcanarak özüne bağlı kalmak kaydıyla onarılmıştı. Yani, bu restorasyon hem maddi hem manevi anlamda Sur’a çok şey kazandırmıştı, o bölgeye bir canlılık katmıştı. Dolayısıyla oradaki esnaflar, herkes bir şekilde o canlılıktan faydalanmıştı, oranın çehresi değişmişti. Ama maalesef hepimizin arzu etmediği o çatışmalı süreç yaşanınca oralar yerle bir oldu. Çatışmalar sırasında kilisemizde ön taraftaki dükkânlar yıkılmıştı. Kilisenin içinde de tahribat vardı ama en azından çatısı, genel olarak duvarları, Çan kulesi ve bütün olarak yapı ayakta durduğu için bir parçada olsa teselli bulmuştuk. En azından büyük bir bölümü ayakta ve geri kalan da bir şekilde onarılır diye düşünüyorduk.
Restorasyonla ilgili verilen sözler tutulmadı!
Değişik zamanlarda yaptığımız çalışmalarda, kurumlar düzeyinde yaptığımız temaslarda yıkılan dükkânların devlet tarafından aslına uygun olarak restore edileceği söylenmişti. Özellikle 2017 yılında yapılacak çalışmalar içine alınacağı belirtilmişti. Ama maalesef şimdi baktığımızda 2017 yılının sonlarına geldiğimiz şu günlerde henüz restorasyon konusunda herhangi bir adım atılmamış olduğunu gördük. Bu da demek oluyor ki, kilisenin onarımı 2017 programına alınmamış. Bu işin bir boyutu. Diğer bir boyutuyla baktığımızda gerek cami olsun gerek Paşa hamamı olsun, yine, Katolik Ermeni Kilisesi, Protestan Ermeni Kilisesi olsun şuan onarılıyor. Beri taraftan altyapı çalışmaları da bitti sanırsam. Ama burada şöyle de bir sıkıntılı durum var, oraya vatandaşlar giremiyor, doğal olarak oralar kapalı. Yani, ulaşıma, insanların gezmesine kapalı bir alandan bahsediyoruz. Bizim sıkıntımız şu; oranın ne zaman bitirileceği ne zaman insanların erişimine açılacağı, insanların rahatça gezebileceği bir alana ne zaman dönüştürüleceği bizim için büyük bir soru işaretidir. İkincisi ise kilisedeki tahribatın giderileceği, dükkânların onarılacağı yönünde verilen sözlerin yerine getirilmemesidir. Bizim en büyük sıkıntımız budur. Şu dakika itibariyle verilen vaatlerin tutulmadığını söyleyebilirim. Artı, alanın kapalı olmasından dolayı biz de bir şey yapamıyoruz. Ayrıca bu işlerin ne zaman biteceğini de öngöremiyoruz. Yani, orada yaşayan sakinler olarak, vatandaşlar olarak bu konuda herhangi bir bilgimiz de yok. Bunun yanında bizim asıl canımızı sıkan ve bizim için artık çekilmez bir hal alan durum şudur; her gittiğimizde Kilisenin içindeki tahribatın boyutlarının daha da büyüyor olmasıdır. Kilisenin daha çok fiziki tahribatlara maruz kaldığını tespit ediyoruz. Bu da bizim açımızdan çok sıkıntılı bir hal alamaya başladı.
Kilise, çatışmalı süreçten daha çok tahrip edildi
Kilisedeki tahribatın boyutlarını gözler önüne sermek babında şunu ifade etmek isterim; mesela horanlar var ve bu horanları Türkiye’de yapabilecek usta sayısı çok azdır. Bu işi yapabilecek üç beş kişi ya var ya yoktur. Çünkü çok incelikli ve çok özellikli bir iştir. Yani, nakış işler gibi yapılması gereken bir iştir. Hatta biz Surp Giragos’un onarımını yaparken, horanları yapmak için çok uğraşmıştık. En son İstanbul’da yaşayan ve zamanında Ermeni ustalardan bu işi öğrenen Karadenizli bir arkadaşı bulmuştuk. Bu arkadaş mimarlık öğrencileriyle birlikte altı buçuk ay Diyarbakır’da kalmak suretiyle bu işi yaptırmıştık. Horanları yapmak o kadar zor ve zahmetli bir iştir ki, kuyumculuk gibi nakış nakış işlenmesi gereken bir çalışma gerektiriyor. Şimdi en çok canımızı sıkan da o güzelim horanların, o kadar incelikli ve özene bezene yapılan işlerin her gittiğimizde tahrip edildiğini görmektir. Birileri Kiliseye giriyor, balyozu eline alıp horanları yerle bir ediyor. Beri tarafta yine kilisenin içinde sütunlar var ve sütunların etrafındaki çelikten bileziklerin sökülüp götürülmesidir. Gerçekten Diyarbakır’a, kentin turizmine çok büyük bir katkı sunabilecek olan Surp Giragos’un son zamanlarda vahşi bir yöntemle fiziki anlamda zarar görmesi içimizi sızlatıyor. Evet, kilisemiz o çatışmalı süreçte dükkânlar yıkılmıştı ama şuan o çatışmalı süreçten daha fazla bir zarar gördü. Zaten bizim asıl feryadımız da bunadır. Biz feryat ediyoruz, ne yapabiliriz! Ulusal basında verdiğimiz demeçte de belirttik, oraya girerken yetkililerden izinler alarak giriyoruz. Sağ olsun bu konuda yetkililer bize gerekli hassasiyeti gösteriyorlar, bize her anlamda yardımcı oluyorlar. Ne zaman gitmek için izin istesek hiçbir sıkıntı yaşatmadılar. Diyeceğim o ki, biz bile izin alarak oralara giderken birileri eline balyozu çekici alıp oradaki tarihi yok edebiliyor. Bunlar nasıl oluyor işte biz buna da bir anlam veremiyoruz. Şuan sadece oraya izinle girebilen inşaat işçileri var. Açıkçası bu tahribatın nasıl olduğu ve kimler tarafından yapıldığı çok can sıkıcı bir durumdur ve bizim açımızdan artık çekilmez bir hal almıştır.
‘Kilisedeki tahribat her geçen gün daha da artmaktadır’
Açıkçası biz de yaşanan bu durum karşısında şaşkınlık içindeyiz. Surp Giragos’ta restorasyon çalışmaları başlayıncaya kadar, daha çok tahribat yaşanmaması için ek tedbirler alınamaz mı? Aslında biz en başta bu işin bu kadar uzayacağını tahmin etmiyorduk. Nasılsa yakın bir zaman içinde çalışmalar başlar ve işler hal yoluna girer diye bekliyorduk. Zaten bize söylenen de 2017 yılı içinde çalışmaların biteceği yönündeydi. Haliyle biz de bunun rahatlığı içindeydik ama gelinen noktada artık tahammül sınırlarımız oldukça zorlanmaktadır. Şuan kilisenin bulunduğu alan fiziki olarak kapalı, yasaklı ve haliyle bizim de kendi başımıza tedbir almamız söz konusu değil. Bizim devletten talebimiz şudur ve yakın zamanında Valiliğe yapacağımız bir ziyaretle bunu somutlaştırmak istiyoruz. Yani, restorasyon çalışmaları başlayıncaya kadar kilise koruma altına nasıl alınabilir. Çünkü kilisedeki tahribat her geçen gün daha da artmaktadır. Yetkililerden talebimiz, Surp Giragos’un restorasyon çalışmaları başlayıncaya kadar koruma altına alınması ve yaşanan tahribatın daha üst boyutlara varmasının önüne geçilmesidir. Açıkçası kilisenin durumu bizim için bir ızdırap halini almıştır ve bu konuda acil önlemlerin alınmasını istiyoruz.
Surp Giragos’ta restorasyon ne zaman başlayacak?
Sene başında yetkililerle yaptığımız görüşmelerde 2017 yılı içinde restorasyon çalışmalarının başlatılacağı belirtilse de henüz bir çalışma başlatılmış değil. Bu konuda Vakıflar Bölge Müdürlüğüne de ziyarette bulunmuştuk ve kendisinin de ifadesiydi, bu sene içinde yapılacaktı. Çalışmaların ne zaman başlayacağı bir yana bizim için işin asıl can yakıcı yanı kilisenin her geçen gün tahribe edilmesidir. Şuan kilisedeki restorasyonun ne zaman başlayacağından çok gün gün artan bu tahribatın nasıl önlenebileceği konusu bizi kaygılandırmaktadır. Çünkü her gittiğimizde kilisedeki tahribatın boyutu böyle artacaksa bu çatışmalı süreçten daha fazla bir zarar verme boyutuna geliyor ki, katlanılmaz olan durum da budur.
Restorasyon çalışmaları başlayıncaya kadar tahribatın daha da büyümesinin önüne geçilsin!
Yetkililere çağrımız odur ki, birincisi geçici bir önlem, yani restorasyon çalışmaları başlayıncaya kadar kilisedeki tahribatın daha da artmasının önlenmesi için özel bir koruma tedbirinin alınmasıdır. İkinci olarak da gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığının gerekse de Valiliğin yapacağı çalışmayla biran önce restorasyon çalışmalarının başlatılmasıdır. Bizim buradaki muradımız da şudur; devletin burada alacağı basit bir koruma tedbiri ile yine devletin cebinden çıkacak olan maddi külfette daha da büyümeyecektir. Sonuçta kilisedeki tahribat ne kadar çok olursa restorasyon için harcanan meblağ da o kadar artacaktır. Aslında devlete çok fazla bir masraf çıkmasın diye de çırpınıp duruyoruz.”
‘Restorasyonla ilgili görüşmelerimiz sürüyor, henüz bir tarih alamadık’
Surp Giragos Ermeni Kilisesinde restorasyon çalışmaları ne zaman başlayacağı noktasında görüştüğümüz Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürü Metin Evsen ise şunları söyledi: “ Biz Sur’da tahrip olan bütün tarihi eserlerin, camilerin, kiliselerin restorasyonunu yapıyoruz. Yani, mülkiyeti bizde olan Kilislerin restorasyonuna da başladık. Surp Giragos Ermeni Kilisesinin mülkiyeti cemaat vakfındadır, bizde değildir. Ama konuyla ilgili biz görüştük ve sonuç bekliyoruz. Tabii ki, her halükarda restore edilecektir ama bugün mü olur yarın mı olur onu bilmiyorum. Bu konuda somut bir tarih, takvim veremem. Belirli bir takvim süreci içinde inşallah onlar da hallolur. Her halükarda kısa zamanda yapılır. Tarihi eserlerin içinde sonradan belli tahribatların yaşandığı noktasında da emniyetle gerekli görüşmeleri yaptık. İlgili yerleri de bu konuda uyardık, gereken yazıları yazdık. Yani, sonradan insanların müdahalesiyle olan tahribatlar noktasında gereken önlemler alınmıştır ve eskisi gibi sıkıntılar yaşanmıyor. Restorasyonla ilgili de görüşmelerimiz sürüyor, henüz bir tarih alamadık.”
Ali Abbas Yılmaz / Özel
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.