Beyaz altında hasat zamanı
pamuk üretiminin cazip hale getirilmesi için devletin ciddi teşvikler vermesi gerektiğini söyledi.
Pamuk hasat makinelerinde %50 hibe yapılsın!
Pamukta girdi maliyetlerinin düşürülmesini, üretici çiftçiden alınan KDV, ÖTV gibi vergilerin sınırlanmasını isteyen İskenderoğlu, pamuk hasat makinelerinin alımında devletin çiftçilere %50 hibe desteği verilmesi talebinde bulundu. Pamukta makineli hasada geçilmesinin pamuğun kalitesini arttıracağını belirten İskenderoğlu, “Pamuk hasadı yapan makinelerin temin edilmesinde devletin hibe desteği vermesi gerekiyor. Pamuk üreticisi, pamuk biçerini devletin hibe desteğiyle ancak alabilir. Devlet, pamuk üreticisine bu hibe desteğini ivedilikle vermelidir. Pamuk hasadı, üreticinin belini büken bir girdidir ve devlet burada en az %50 oranında çiftçisine hibe desteği sağlamalıdır” dedi.
Tarımsal destekten kesinti yapılmasın!
Üretici çiftçiye yapılan tarımsal destekten devletin stopaj kesintisi yapmasını eleştiren İskenderoğlu, “Devlet çiftçiye verdiği desteklemeden gelir vergisi adı altında stopaj kesintisi yapıyor. Şimdi bu olacak şey mi? Hem çiftçiye destek veriyorum diyeceksiniz hem de bu desteğin içinden kesinti yapacaksınız. Bu sadece pamuk üreticisinin bir sorunu değildir bu kesinti bütün ürünlere yapılan desteklemelerde var” diye konuştu.
Ticaretimizin olduğu hiçbir kapı kapanmasın!
“Referandum krizi” üzerine gündeme gelen Habur sınır kapsının kapatılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan İskenderoğlu, “Sadece Habur sınır kapısı değil, ticaretimizin olduğu hiçbir kapı kapanmasın. Global dünyada artık ticaretin önündeki sınırlar kalkıyor. Ekonomik refahımız için ticaret şart ve ekonomik gücümüzü arttırmak için komşularımızla ticareti arttırmanın yollarını aramalıyız. Bu nedenle siyasilerimizin diyalog kanallarını hep açık tutmalarının ülkemiz ekonomisine yaralı olacağı kanaatindeyim” şeklinde konuştu.
ÇUKOBİRLİK Tarım Satış Kooperatifi Diyarbakır Yönetim Kurulu Başkan Vekili Süleyman İskenderoğlu, halk arasında beyaz altın olarak da bilinen pamuğun hasat edildiği şu günlerde pamuk üreticisinin sorunlarına dair önemli açıklamalarda bulundu.
Pamuk üretiminde girdi maliyetlerinin düşürülmesini isteyen İskenderoğlu, pamuk hasat makinelerinde devletin % 50 hibe desteği sağlamasını istedi. Pamuk üretiminde 20 yıl önceki rekoltenin hala daha yakalanamadığını belirten İskenderoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Bölgede pamuk hasadı başladı, verim nasıl çiftçiler memnun mu?
‘Bu yıl pamukta rekolteyi yüksek bekliyoruz’
“Geçtiğimiz hafta itibariyle bölgede pamuk hasadına başlandı. Gerek ÇUKOBİRLİK gerekse de Çırçır fabrikaları da çiftçilerden pamuk alımına başladı. Bu yıl pamukta rekoltenin yüksek olmasını bekliyoruz. Pamuk sıcak ve suyu sever, bu yıl da hem yağışlar hem de sıcaklar çok iyiydi. Dolayısıyla bu yıl pamukta rekolteyi yüksek bekliyoruz.
‘Pamuğun dış piyasadaki fiyatları ister istemez iç piyasayı da etkiliyor’
ÇUKOBİRLİK olarak da pamuk alımlarına başladık ve fiyatımızı da 2.75 TL olarak açıklamıştık. Ancak dünya borsalarında pamuk fiyatları düşünce biz de ÇUKOBİRLİK olarak yeniden bir değerlendirme yapmak zorunda kaldık. Hem üreticinin mağdur olmaması hem de fiyatların daha çok düşmesinin önüne geçmek için ilk açıkladığımız fiyatı revize etmek yoluna gittik. Buna göre, 42 randıman pamukta alım fiyatını 2.50 TL’ye çektik. Bu 25 kuruşluk fiyat düşüklüğü ÇUKOBİRLİK’in elinde olmayan nedenlerden kaynaklandı. Aslında 2.50’lik fiyat da kötü bir fiyat değil ancak gönül isterdi ki, ilk açıklanan fiyat olan 2.75’ten alım yapılabilseydi. Her şeye rağmen ÇUKOBİRLİK yine de pamuk üreticisini tüccarın insafına bırakmamıştır. Elbette ki, dünya borsalarında pamuk fiyatlarının düşmesi ÇUKOBİRLİK’i de etkilemektedir. ÇUKOBİRLİK’in zarar etmesi çiftçinin de zararına olacaktır. ÇUKOBİRLİK, üreticinin yararını düşünürken aynı zamanda kendi varlığını da sürdürmek zorundadır. Bu anlamda tarım satış kooperatiflerinin devletçe de desteklenmeleri gerekmektedir. Dünya borsalarında balyası 8 TL olan pamuk 5.5 TL’ye düştü. Zaten ÇUKOBİRLİK’in pamuk alımındaki fiyat revizyonunun nedeni de budur. Tabii ki, pamukta ilk açıklanan taban fiyatın revize edilmesi çiftçimizi üzmüştür. Ben de bir pamuk üreticisi olarak 300 dönüm ektim ve üzülmemek mümkün değil ama her şeye rağmen de 2.50 pamukta kötü bir fiyat da değil. Tabii ki, bir çiftçi olarak isterim ki, pamukta alım fiyatı 3.50 olsun ama pamuğun dış piyasadaki fiyatları ister istemez iç piyasayı da etkiliyor.
Bu yıl pamuk ekimi ne kadar yapıldı ve rekolte beklendiği gibi gerçekleşiyor mu?
‘2.2 milyar Dolar paramız dışarıya gitti’
Pamukta Türkiye genelinde 800 bin ton bir rekolte bekliyoruz. Geçen yıl TÜİK verilerine göre pamukta rekolte 720 bin ton idi. Aslında biz ülke olarak pamukta çok fazla dışa bağımlıyız. Geçen yıl 990 bin ton pamuk ithal ettik. Pamuğun balyasını dışarıdan 8 TL’den aldığımız zaman yaklaşık 2.2 milyar Dolar paramız dışarıya gitti. Hal bu ki, bu para ülkemizde kalabilir. Bizim çiftçimizin bundan çok daha fazlasını üretecek kapasitesi vardır. Şuan pamuk ekilmeyen sulu arazilerde çiftçilerimizi pamuk üretimine yöneltebiliriz. Ancak bu da tabii ki, ciddi bir tarım politikası ve pamuk üreticisinin ciddi bir şekilde desteklenmesiyle olur. Pamuk üreticisi çiftçilerimiz teşvik edilmeli, pamuk üretimi cazip hale getirilmelidir. Bunu yapacak olan da devlettir. Devlet, pamuk üretiminde çiftçiyi özendirecek tedbirleri almalı, pamuk üretiminde çiftçiye gerekli teşvikleri sağlamalıdır.
‘Pamuk üretiminin önündeki tüm engeller biran önce kaldırılmalıdır’
Türkiye’de pamuk üretimi için fazlasıyla sulu arazi vardır. Buna ek olarak bölgemiz için konuşursak bir Silvan Barajının tamamlanması ve şuan kuru olan birçok tarım arazisinin sulu hale gelmesi muazzam bir pamuk üretim alanı sağlayacaktır. Silvan Barajının tamamlanmasıyla 2.5 milyon dönüm bir arazi sulanacaktır ve bu da korkunç bir rakamdır. Bu alanların %50’sinde dahi pamuk üretiminin yapılması demek ülke ekonomisine çok büyük bir katkı demektir. Fakat her nedense Silvan Barajı bir türlü tamamlanmadı ve yılan hikâyesine döndü. Sadece pamukta bir yılda 2.2 milyar Dolar gibi bir paranın yurt içinde kalması ülke ekonomisine muazzam bir katkıdır. O yüzden pamuk üretiminin önündeki tüm engeller biran önce kaldırılmalıdır.
‘20 yıl öncesinin rekoltesinin gerisindeyiz’
Daha önceki yıllarda (2004- 2005) pamuk üretimimiz 400 bin tona kadar gerilemişti. Pamukta en yüksek rekolteye ulaştığımız yıl ise 1996’dır ve 900 bin ton pamuk elde edilmiştir. Aradan 20 yıl geçti, pamuk üretiminde rekor verimler elde ettik ama hala o rakamlara ulaşamadık. Eskiden dönüm başına 300 kg pamuk elde ediliyordu şimdi verim arttı ve 500 kg. pamuk elde ediliyor ama hala daha 20 yıl öncesinin rekoltesinin gerisindeyiz. Neden böyle oldu çünkü pamuk üretimi yapılan alanlar düştü. ÇUKOBİRLİK’in Reyhanlı’dan Batman’a kadar kooperatifleri vardı ama birçok kooperatif kapanmak zorunda kaldı. Bunun nedeni ise tarımda uygulanan yanlış politikalardır. Tarımda doğru destekleme programı uygulanmadı. Üreticiye yapılan destekleme zamanında yapılmazsa üretici neden eksin. Geçmiş dönemlerde Tarım Bakanı olan Sayın Mehdi Eker, çiftçimize yapılan desteklemeleri çok iyi bir şekilde takvime bağlamıştı. Çiftçinin primine ne zaman alacağı, belgelerini ne zaman teslim edeceği belli bir takvime bağlanmıştı. Eskiden öyle değildi, çiftçi parasını ne zaman alacağını bilmiyordu. Böyle bir ortamda üretici çiftçi tabii ki, küser. Biz, yanlış tarım politikalarıyla üreticiyi küstürdük.
‘1 milyon ton civarında bir pamuğu dışarıdan almışız’
Pamuk, ülke ekonomisi için stratejik bir üründür. Pamuktan barut, iplik, tekstil, yağ, küspe vs. Yani, pamuğun her şeyinden yararlanıyoruz. Türkiye’de pamuk üretimine gerekli kıymet verilmiyor ama dünyada çok stratejik bir üründür pamuk ve pamuk üreticisine büyük değer veriliyor. Yanı başımızda Yunanistan var, çiftçisine TL bazında 1.5 TL prim ödüyorlar. Yunanistan ki, iflas etmiş bir ülkedir ama bu haliyle bile çiftçisine büyük bir destek sağlıyor. Şuan biz pamuk ihtiyacımızın yaklaşık olarak üçte ikisini dışarıdan ithal ediyoruz. 1 milyon ton civarında bir pamuğu dışarıdan almışız, Türkiye gibi geniş tarım arazilerinin olduğu bir ülkede olacak şey mi bu! Pamuk ekimine müsait onca arazimiz var ama buna rağmen pamukta dışa bağımlıyız. Diyarbakır için konuşacak olursak geçen yılda 280 bin dönüm alanda pamuk ekimi yapıldı. 2017 için ise tahmini olarak söylüyorum 350 bin dönüme yakın bir alanda pamuk ekildi. Bu da gösteriyor ki, geçen yıla göre Diyarbakır’da pamuk üretiminde ibre yükselişte ama yine de bu bölgemizin imkânlarına göre çok yetersizdir.
‘TRT payı nedir, çiftçiden neden kesilir?’
Çiftçimiz pamuk üretimine yeterince yönelmiyor çünkü pamuk üretiminde cazip bir destekleme yok. Kaldı ki, devlet kendi verdiği desteklemeden dahi kesinti yapıyor. Yani, devlet çiftçiye verdiği desteklemeden gelir vergisi adı altında stopaj kesintisi yapıyor. Şimdi bu olacak şey mi? Hem çiftçiye destek veriyorum diyeceksiniz hem de bu desteğin içinden kesinti yapacaksınız. Bu sadece pamuk üreticisinin bir sorunu değildir bu kesinti bütün ürünlere yapılan desteklemelerde var. Üretici çiftçiden öylesi kesintiler yapılıyor ki, insanın aklı mantığı almıyor. TRT payı nedir, çiftçiden neden kesilir? Çiftçi kuyu vurmuş 500 metre yerin altından su çıkarmış, bir sürü masraf etmiş elektrik faturası ödüyor ve bu faturada TRT payı. 50 bin TL bir faturadan 500 TL de TRT’ye kesinti yapılıyor. Çiftçinin ödediği elektrik faturasından %1 TRT payı doğru değil, bu rezalettir. Dünyanın gelişmiş, gelişmemiş hiçbir ülkesinde böyle bir uygulama yok.
‘Üretici çiftçinin girdi maliyetlerinde KDV, ÖTV sıfırlanmalıdır’
Pamuğun ülke ekonomisinin katma değerine ciddi bir katkısı var. Pamukta ciddi bir istihdam var. Pamuk üretiminin artması için devletin ciddi bir tarım politikası ve desteği olmalı. Pamuk üretimini arttırmak, broşürlerle, billboardlarla çiftçilere pamuk ekin demekle olmaz. Pamuk ekimini cazip hale getirecek önlemleri devletin ivedilikle alması gerekir. Pamuk üretimin artması için her şeyden önce pamuk hasadını kolaylaştıran makineleşmeye geçilmesi gerekiyor. Pamukta makineli hasada geçilmesi aynı zamanda pamuğun kalitesini de arttıracaktır. Bunun için de pamuk hasadı yapan makinelerin temin edilmesinde devletin hibe desteği vermesi gerekiyor. Pamuk üreticisi, pamuk biçerini devletin hibe desteğiyle ancak alabilir. Devlet, pamuk üreticisine bu hibe desteğini ivedilikle vermelidir. Pamuk hasadı, üreticinin belini büken bir girdidir ve devlet burada en az %50 oranında çiftçisine hibe desteği sağlamalıdır. Bunun yanında çiftçinin girdi maliyetlerini, elektrikte, gübrede, ilaçta düşürmelidir. Devlet, üretici çiftçiden KDV, ÖTV adı altında vergi almamalıdır. Çiftçi zaten ülkesine katma değer katmak için emek veriyor. Çiftçi katma değer üretiyor ama Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ödüyor. Üretici çiftçinin girdi maliyetlerinde KDV, ÖTV sıfırlanmalıdır.
‘36 TL nerede 52.5 TL nerede!’
Bugün çiftçiye dönüm başına 36 TL mazot desteği veriliyor. Peki, bu rakam neye göre belirlenmiş, bu hesabı kim yapmış? Bu hesap Tarım Bakanlığında maşa başında yapılacak bir hesap değildir. Hal bu ki, pamukta dönüm başına en az 105 TL mazot harcanıyor. Bunun yarısı ise 52.5 TL’dir. 36 TL nerede 52.5 TL nerede! Kaldı ki, 36 TL’den de devlet %3 kesinti yapacak. Desteklemelerde kesilen bu stopajın kaldırılması gerekiyor.
‘Devletin pamuk satış kooperatiflerini desteklemesi gerekiyor’
Pamuk üretiminde girdi maliyetlerinin azaltılmasıyla ancak ülkemizin ihtiyacı olan kapasiteye ulaşabiliriz. Bunun yanında devletin pamuk satış kooperatiflerini de desteklemesi gerekiyor. Pamuk satış kooperatiflerinin vergisinde, SGK’sında indirime gidilsin. Yine, bu kooperatiflere faizsiz olarak 5 - 10 yıllık krediler verilsin. Tarım satış kooperatifleri güçlü olursa piyasaya hakim olurlar ve çiftçilerimiz de tüccarın, aracıların insafına terk edilmemiş olur. Devlet, tarım satış kooperatiflerine sahip çıkacak ki, kooperatifler de çiftçisine sahip çıkabilsin.
‘ÇUKOBİRLİK, ortakları olan çiftçileri piyasaya ezdirmez’
ÇUKOBİRLİK olarak Diyarbakırlı pamuk üreticilerimizden 5 bin 700 ton pamuk alacağız. Tabii ki, kooperatifimize üye olan çiftçilerimizden bu alımı yapacağız. ÇUKOBİRLİK’e üye olmayan çiftçilerimizden alım yapamıyoruz. ÇUKOBİRLİK’e üye olmak çok kolaydır. Üyelik için, Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) kaydı, Tapu kaydı, kimlik fotokopisi ve fotoğraf dışında hiçbir prosedür yok. Yani, bunlar bir saat içinde temin edilebilecek şeylerdir. Kooperatiflerin üretici çiftçilerimize sağladığı olanaklar çok fazladır. Banka kredilerinin çok altında çiftçilerimize kredi imkânı sağlıyoruz. Gübre, mazot, ilaç, tohum her konuda çiftçimizin girdi maliyetlerini düşürmek için azami çaba sarf ediyoruz. Her şeyden önce üreticilerimizin ürünlerini alarak çiftçimizi tüccarın, aracının insafına bırakmıyoruz. ÇUKOBİRLİK, ortakları olan çiftçileri piyasaya ezdirmez, onlara sahip çıkar. Tabii ki, ÇUKOBİRLİK’in çiftçisine sahip çıktığı kadar devletin de kooperatiflere sahip çıkması gerekir.
Bugünlerde siyasetin gündemini meşgul eden bir “referandum krizi” var ve bu kriz gittikçe de tırmanıyor. Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin yapmış olduğu “Bağımsızlık Referandumu” sonrası IBKY’ye yaptırımlar gündemde ve bu yaptırımların başında da Habur’un kapatılması gündemde. Siz Habur sınırının kapatılması hamlesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
‘Ticaretimizin olduğu hiçbir kapı kapanmasın’
En büyük özgürlük ekonomik özgürlüktür. Ben, kendi payıma siyasetin dışında biri olarak söylüyorum, benim işim siyaset de değil fakat Rusya benzeri bir krizi Kuzey Irak ile de yaşamak istemiyorum. Yanlış bilmiyorsam Almanya’dan sonra en çok Kuzey Irak ile ticaretimiz var. Özellikle de tahıl ve plastik ihracatımız var Kuzey Irak ile. Tarımsal alanda ihracatımızın böylesine yüksek olduğu bir komşumuz ile aramızdaki kapıların kapanmasını istemiyoruz. Ticaret kapıları kapanmasın ve sorunlar diyalog yoluyla çözülsün istiyoruz. Çünkü en kötü barış en iyi savaştan iyidir. Her şeyden önce savaş dilinin kullanılmaması gerekir. Diyalog kapıları hep açık tutulmalı ve sivil toplum örgütleri devrede olmalıdır. Sadece Habur sınır kapısı değil, ticaretimizin olduğu hiçbir kapı kapanmasın. Global dünyada artık ticaretin önündeki sınırlar kalkıyor. Ekonomik refahımız için ticaret şart ve ekonomik gücümüzü arttırmak için komşularımızla ticareti arttırmanın yollarını aramalıyız. Bu nedenle siyasilerimizin diyalog kanallarını hep açık tutmalarının ülkemiz ekonomisine yaralı olacağı kanaatindeyim. Ekonomimiz zarar görürse bundan hepimiz zararlı çıkarız. Habur sınır kapısı çiftçimiz için önemlidir. Bu kapı kapandığı zaman çiftçilerimiz bundan zarar görecektir. Çiftçilerimizin, tarıma dayalı sanayicilerimizin zarar görmemesi için Habur’un kapanmaması lazım.”
Ali Abbas Yılmaz / Özel
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.