Başbakan’ın ’14 bin öğretmen ihraç edilecek’ açıklaması Meclis’e taşındı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili İdris Baluken, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen kamu çalışanlarına ilişkin Başbakan Binali Yıldırım’ın cevaplandırması istemiyle Meclis’e soru önergesi verdi.
Baluken, 1 Eylül’de yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile 28 bin 163’ü MEB’e bağlı öğretmen, 2 bin 346’sı üniversitelerde öğretim elemanı olmak üzere toplamda 50 bin 875 kamu personelinin 1,5 ay gibi kısa bir sürede görevlerinden ihraç edildiğini kaydetti.
Diyarbakır’da konuşan Başbakan Binali Yıldırım, “Bu bölgede görev yapan, terörle bir şekilde iç içe olmuş 14 bin öğretmen olduğu tahmin ediliyor” demişti.
Başbakan Binali Yıldırım’ın, 14 bin öğretmenin ihraç edileceğine yönelik açıklamasını hatırlatan Baluken, “14 bin sayısı kim tarafından, nasıl ve hangi hukuk normlarına uyularak belirlenmiştir?” diye sordu.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in Başbakan Binali Yıldırım’a soruları şöyle:
Sorular
*14 bin sayısı kim tarafından, nasıl ve hangi hukuk normlarına uyularak belirlenmiştir? Ortada hukuk ve demokrasi normlarına uygun hiçbir adli ve idari soruşturma yokken başbakan tarafından 14 bin sayısının telaffuzu kamuda yürütülen fişleme operasyonun itirafı değil midir?
*TV programına bağlanıp sadece barış talep eden ve çocuklar ölmesin diyen Ayşe öğretmen örneğinde ve barış istiyoruz diyen ve devleti sorumluluğa davet eden akademisyenler örneklerinden de açıkça görüldüğü üzere hükümet politikalarını eleştiren, iktidara biat etmeyen muhalif, demokrat kimliğe sahip herkesin çok kolay bir şekilde “terörle ile ilişkili” olmakla suçlandığı ve hedefleştirildiği hukuksuz bir ortamda kamudaki cadı avında sıra Kürt öğretmenlerde midir? Kürt öğretmenlerden sonra sırada kimler vardır?
*Bölgede 14 bin öğretmenin tasfiyesi aynı zamanda bölgede yerli öğretmen bırakılmaması anlamına gelmemekte midir? Kürt öğretmenlerin tasfiyesi ile yeni bir asimilasyon süreci başlatılması mı amaçlanmaktadır?
*14 bin öğretmenin hiçbir somut delile dayanmadan ve hukuki süreçler işletilmeden doğrudan yürütmenin başı tarafından suçlanması aynı zamanda bölgeden muhalif sendikal örgütlenmenin tasfiyesi anlamına gelmemekte midir? Asıl amaçlardan biri muhalif sendikaların bölgedeki örgütlülüğünü kırmak mıdır?
*Terör bahanesi ile hukukun hiçe sayıldığı ve tamamen siyasi saikler ile yapılan görevden almalar kadrolaşma için AKP’ye muazzam bir zemin oluşturmaktadır. Bu bağlamda ilk OHAL KHK’lerinden biri ile mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik hayata geçirilmiştir. Bu uygulamalar ile bölgeden başlayarak tüm Türkiye’de muhalif, demokrat, laik tüm kamu emekçileri tasfiye edilerek sadece AKP’li memurlardan oluşan yeni bir kamu rejimi mi inşa edilmektedir?
*1 Eylül 2016’da yayınlanan KHK ile kamu görevinden ihraç edilen darbe girişimi ve paralel yapılanma ile hiçbir ilişkisi olmadığı kamuoyunun bilgisi dâhilinde olan demokrat ve muhalif kamu emekçilerinin tekrardan görevlerine iade için yürüttüğünüz herhangi bir çalışma mevcut mudur?”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.